10. Sayı / 2. Kısım
COVİD-19 İLE
DÖNÜŞEN ÇALIŞMA HAYATI
Yazan: Gizay Tabanlıoğlu
Hayatımızın orta yerine düşen Covid-19’un sebep olduğu, insanların büyük iniş çıkışlar yaşayarak kararlar vermek zorunda kaldığı bir adaptasyon sürecindeyiz son bir senedir. Olumlu olumsuz sayılabilecek pek çok öğretisi olan bu sürecin çalışan tecrübesinde kalıcı değişimlere yol açtığı inkar edilemez bir gerçek artık. Tüm alışkanlıklarımızın, beklentilerimizin ve performans yönetimlerimizin değişimi, her sektörün kendi içinde yenilediği stratejik hamleleri ve mevcut belirsizlikler içerisinde yaşanan stres, çalışan tecrübesinde mental sağlık ile ilgili de yepyeni bir kapı araladı. Aynı zamanda hiçbir kesinliğin olmadığını öğrendiğimiz 2020 yılından sonra, 2021’in de cevaplar açısından çok fazla şey sunamayacağını görüyoruz.
ÇALIŞMA HAYATIMIZDA NELER DEĞİŞTİ?
Çalışan bağlılığı açısından değişen onlarca şeyi saymadan önce, değişmeyenlerden başlayalım. Değişmeyenler, hangi şartlarda olunursa olunsun insanların vazgeçmeyecekleri konuları anlamamıza yardımcı olacaktır. Bunlardan ilki; iletişimin çalışan bağlılığının temel bir bileşeni olmaya, bağlılığı ve performansı iyileştirmeye yönelik her türlü değişimin merkezinde bulunmayı sürdürdüğünü söyleyebiliriz. İletişimin, etkileşimi artırmak için daha fazla netlik oluşturma ve belirsizliği azaltma ihtiyacıyla beraber, özellikle pandemi sürecinde çalışan bağlılığındaki yerini iyice sağlamlaştırdı diyebiliriz. Neler olup bittiğini bilmediğimiz durumlarda, en kötü senaryoyu kolayca yaratmaya meyilli olmamız, iletişimi daha da önemli kılıyor. Aynı zaman iki yönlü iletişimin de sürekliliğini sağlamak önemli bir hale geliyor.
İletişimin, etkileşimi artırmak için daha fazla netlik oluşturma ve belirsizliği azaltma ihtiyacıyla beraber, özellikle pandemi sürecinde çalışan bağlılığındaki yerini iyice sağlamlaştırdı diyebiliriz.
Yalnız olmadığını, şirketinin kendisine değer verdiğini ve uzakta dahi olsa işlerinin takdir edildiğini hissedebiliyor olmak...
İkinci olarak; ‘takdir edildiğini ve değerli olduğunu hissetme’nin, her ne olursa olsun, çalışan bağlılığı açısından değişmeyecek bir konu olduğunu söyleyebiliriz. Fiziksel olarak birarada olunabilen zamanlarda bile çok fazla bileşene bağlı olan bu konu, birbirimizden uzaktayken daha da riskli bir hal aldı. İnsanların birbirini yalnızca ekranlarından görebildiği bir düzende yalnız olmadığını, şirketinin kendisine değer verdiğini ve uzakta dahi olsa işlerinin takdir edildiğini hissedebiliyor olmak, çalışanlar için bu süreçte çok daha kıymetli hale geldi.
Çalışanların işlerinde kendilerini gerçekten güvende hissetmeleri için, onları istihdam eden insanlar için de aynı şeyin doğru olduğuna inanmaları gerekir aslında.
Peki bu süreçte neler değişti? Covid öncesinde pek çok şirket evden çalışma gibi esneklik hususlarının mümkün olmadığını söylüyordu. Artık çalışanlar neyin mümkün olduğunu bildiği için, daha fazla esneklik arzusu oluştu. İşlerin daha esnek şartlarda da yürütülebildiğini görmek, ofislere dönmek güvenli olduğu zaman, daha esnek koşullarda, çalışanın işini ne zaman, nerede veya nasıl yapacağını sınırlandırılmadığı biçimde bir düzenleme getirilmesi beklentisini doğurdu. Böylelikle yurtdışı şirketlerde iş olanaklarının da mümkün olduğu öğrenildi ve daha iyisi için, daha farklı fırsatlar için kapıların açılmasına sebep oldu bu esneklik algısı.
Bir diğer noktada da Covid, hepimize güvenlik duygumuzun ne kadar kırılgan olabileceğini hatırlattı. Geçmişte güvenliğe önem vermiş olsak bile, çoğumuz bunu özellikle işyerinde olduğu gibi kabul etmiştik. İleriye dönük olarak, güvende hissetmek artık birincil düşünceyken, elimizden gelenin en iyisini yapmak ve işimize tam anlamıyla dahil olmak iş becerimiz için de çok önemlidir diyebiliriz. Çalışanların işlerinde kendilerini gerçekten güvende hissetmeleri için, onları istihdam eden insanlar için de aynı şeyin doğru olduğuna inanmaları gerekir aslında. Herkesin için aynı koşulların sağlandığı, herkesin aynı derecede güvende hissettirildiği ortamda çalışan, yaşadığı kaygıları daha kolay arkasında bırakabilir.
Covid’e verilen yanıt, bu krizi başarılı bir şekilde yönetebilmiş olmak, çalışanlara çok iyi niyet kazandırdı bile diyebiliriz.
İşten çıkarılma veya işin aksaması korkusu, belirsizlik dönemlerinde, mesleklerindeki bir sonraki hareketi aktif olarak düşünen bir çalışan profiline sahip olmamıza sebep oldu. Bir sonraki fırsatı arayan bir çıkış stratejisi geliştirmek hatta bazen en yüksek performansı gösteren çalışma gruplarının dahi planlarını yeniden gözden geçirmelerini gerektirdi. Yeni çalışma alışkanlıkları, yeni kişisel hijyen alışkanlıkları ve yeni yaşam tarzı alışkanlıkları, ister istemez sadece çalışanın değil yöneticilerin de hayatlarını değiştirdi. Şirketlerin artık görüş alanında olmayan çalışanları ile üretkenliği ve kültürü koruma çalışmalarını önceliklendirmelerini sağladı. Covid’e verilen yanıt, bu krizi başarılı bir şekilde yönetebilmiş olmak, çalışanlara çok iyi niyet kazandırdı bile diyebiliriz. Bu iyi niyetin peşinden çalışan bağlılığının ve memnuniyetinin artmasını da getirdiğini hep beraber görmüş olduk.
Belki de burada söyleyebileceğimiz en güzel farkındalık, şirketlerin gerçekten önemli olan şeyleri hesaba katarak, çalışanlarının iyi olduğundan emin olmaya çalışmaları oldu. İşi yapan insanın temel ihtiyaçlarını daha derin bir şekilde anlamaya çalışarak daha insan odaklı bağlantılar kurulmasına yardımcı oldu. Kendi yöneticimin de bizlere her zaman söylediği gibi, insanın insana ihtiyaca olduğunu hatırlattı. Belki de bu sayede birçoğumuzun bakış açısı değişti, çalışma hayatından beklentilerimiz, gelecek planlarımız şekil değiştirdi, önceliklerimiz belirli süzgeçlerden geçti. Artık fiziksel koşullar ne kadar önemliyse, aynı şekilde ruh sağlığımızı etkileyecek her türlü durum da önem kazandı. Bunu da göz önünde bulundurmaya, stresimizi arttıracak koşullardan uzak durmaya evrildik. Maddi beklenti ve tatminin ön planda olduğu bir çalışan dünyasından, manevi beklenti ve tatminin de aynı seviyeye yükseldiği bir değişim geçirdik.
Belki de burada söyleyebileceğimiz en güzel farkındalık, şirketlerin gerçekten önemli olan şeyleri hesaba katarak, çalışanlarının iyi olduğundan emin olmaya çalışmaları oldu.
PEKİ BİZLERİ BUNDAN SONRA NELER BEKLİYOR?
Görülen en büyük değişiklik uzaktan çalışma operasyonlarında yaşanmaktayken, uzaktan çalışma seçeneklerinin benimsenmesi ve esnek bir çalışma rutini geleceğin en çok konuşulan trendlerinden biri haline geldi. Yakın zamanda yapılan bir Gartner anketi, salgın öncesinde çalışanların yalnızca %30'unun muhtemelen uzaktan çalışacağını ölçümlerken, salgın sonrasında ise çalışanların %48'inin uzaktan çalışacağını gösterdi. Yine 4.700 bilgi çalışanının katıldığı bir Gelecek Forumu araştırması, çoğunluğun eski çalışma tarzına asla geri dönmek istemediğini ortaya çıkardı. Çalışmalar, çalışanların yalnızca %12'si tam zamanlı ofis çalışmasına dönmek istediğini ve %72'si hibrit bir uzak ofis modelinin ilerlemesini istediğini gösterdi. Pandemi öncesi bile ilgi çekici bir konu olan uzaktan çalışma günden güne avantajlarını göstererek daha da fazla konuşulan bir konu olarak yerini aldı.
Çalışmalar, çalışanların yalnızca %12'si tam zamanlı ofis çalışmasına dönmek istediğini ve %72'si hibrit bir uzak ofis modelinin ilerlemesini istediğini gösterdi.
Pandeminin ekonomik belirsizliği birçok şirketin insan gücünü azaltmasına neden oldu. Ekonomik ve insani maliyetle birlikte, bu sadece geçici bir düzenlemeyken, yeni gerçek, şirketlerin standart olmayan çalışma modellerini benimsemeye ihtiyaç duyması şeklinde gelişti. Bunlar, geçici bir işgücünü işe almak ya da daha fazla ‘freelancer’ kişilerle işbirliği kurarak ilerlemek olarak hayatımıza girdi. Pandemi sonrasında bu kadar kalıcı bir çözüm olmasa da, bazı çalışan modellerini etkilediği kaçınılmaz bir gerçek haline geldi.
Deloitte Danışmanlık ekibinin hazırladığı bir araştırmaya göre, anketin yapıldığı dönemde Z kuşağının neredeyse %30’u ve 25-30 yaş aralığındaki genç Y kuşağının neredeyse çeyreğinin işini kaybettiğini veya geçici olarak ücretsiz izne çıkarıldıklarını söylemelerine rağmen, aynı zamanda her iki kuşağın da pandemi sonrası dönemi “yeni bir başlangıç olarak” umutla değerlendirdikleri sonucu ortaya çıkmış.
Geçen bu sancılı dönemin sonu, umuyorum ki yeni düzenlemeler ve daha güzel umutlarla devam ettiğimiz bir çalışma hayatını bizlere sunar.
YAZAN: Gizay Tabanlıoğlu
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
SANATTAN NE HABER?
PERA MÜZESİ'NDEN ETEL ADNAN RETROSPEKTİFİ: "İMKÂNSIZ EVE DÖNÜŞ”
Pera Müzesi, ressam, yazar, ve şair Etel Adnan'ın yüz yıla yaklaşan yaşamının tüm dönemlerini kapsayan İmkânsız Eve Dönüş adlı sergiye ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Retrospektif niteliğindeki sergi, 6 Nisan’da sanatseverlerle buluşacak.
“AKIL, BEYİN, KÜLTÜR” 21 MART PAZAR GÜNÜ TV100’DE YAYINLANACAK.
“Akıl, Beyin, Kültür” programı, TV 100 ekranlarında seyirciyle buluşmaya devam ediyor. Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan moderatörlüğünde, siyaset bilimci Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan ve nöroloji uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı’nın kavramları inceledikleri programın 21 Mart 2021 Pazar günü ekrana gelecek bölümünde “yorum-eleştiri” konusu ele alınacak.
AKBANK SANAT DANS ATÖLYESİ “DUOS&DUETS/DUOLAR &DÜETLER” GÖSTERİLERİ DEVAM EDİYOR
Akbank Sanat Youtube kanalında Şubat ayında başlayan “Duos&Duets/ Duolar & Düetler” serisinin ikincisinde dansçı Bengi Sevim Yörük ve Canan Yücel Pekiçten, müzisyen Hasan Yoksulabakan ve Ercan Coşkunile bir araya gelerek Hemzemin, Dinamik Doku ve Salınım başlıklı üç ayrı koreografik yapıda, izleyiciyi sesin ve hareketin bir araya geldiği farklı düzlemler ile buluşturuyor.
“VESTEL PSM RADYO” YAYIN HAYATINA BAŞLADI.
Zorlu PSM’nin Vestel sponsorluğu ve Karnaval Medya Grubu iş birlikteliği ile hayata geçirdiği yeni performans alanı Vestel PSM Radyo yayın hayatına başladı. Sahnelerinin ruhunu Vestel PSM Radyo’ya taşıyan Zorlu PSM, online radyosu ile müziğe ve kültür sanata yepyeni bir alan daha kazandırıyor. Vestel PSM Radyo’yu Karnaval.com, Karnaval IOS ve Android uygulamaları ve zorlupsm.com’dan dinlemeye başlayabilirsiniz.