11. Sayı / 5. Kısım
BUG (Bahçeşehir Üniversitesi Oyun Laboratuvarı) Kurucusu Yrd. Doç. Dr. Güven Çatak ile sektörü konuştuk
“OYUN SEKTÖRÜ BOMBA GİBİ”
Röportaj: Burak Yedek
Oyun sektörü son dönemin parlayan yıldızı. Yıllardır beklenen başarıyı elde etmenin haklı gururunu yaşıyor. Sektörü, geldiği yeri, neden şimdi öne çıktığını, Türkiye’de sektörün ayaklarının akademik olarak yere basmasında önemli payı olan Güven Çatak ile konuştuk. Keyifli okumalar.
Türkiye’de ilk unicorn’umuz bir oyun firması, Peak Games J
Burak Yedek: Oyun sektörü Türkiye’de ne durumda? Son 10 yılda nasıl bir değişim gösterdi?
Güven Çatak: Şu an sektörümüz bomba gibi J Birçok oyun firmasının çıktığı, yatırımcıların Türkiye’yi artık global oyun sektörünün bir sahnesi olarak gördüğü bir dönemdeyiz. Son 10 yılda özellikle mobil platformlar özelinde müthiş bir ivme kazandık, son 3 yılda gerçekleşen satışlar ile de bunu taçlandırdık. Türkiye’de ilk unicorn’umuz bir oyun firması, Peak Games J
Elbette bunların hiçbiri bir gecede gerçekleşmedi. Birçok deneme yanılma söz konusu. Bunların hepsi deneyim ve birikim olarak sektöre geri döndü. Başka önemli bir değişim de bağımsız oyun geliştirici toplulukların kurulması oldu. 10 yıl önce kurulan Bahçeşehir Üniversitesi Oyun Laboratuvarı (BUG) özellikle İstanbul’daki insan trafiğinin, bilgi akışının merkezi oldu; ardından gelen birçok topluluğa destek verdi, ev sahibi oldu.
Oyun tasarımı lisans programları sektörün prodüksiyon alanında insan kaynağını karşılarken; oyun çalışmaları odaklı yüksek lisans programları ise prodüksiyon dışındaki alanlara eğiliyor.
Burak Yedek: Akademik anlamda Türkiye’de oyun çalışmaları oyun sektörünü ne şekilde besliyor?
Güven Çatak: Akademik anlamda oyun çalışmalarımız da bir anlamda oyun geliştirici topluluklarımız ile aynı anda serpildi. Zira, ortak işlere imza atabilmek için akademisyenlerin de birbirini bulması gerekiyordu. Şu an özellikle oyun tasarımı lisans programları sektörün prodüksiyon anlamındaki insan kaynağını karşılamaya başlamış durumda; oyun çalışmaları odaklı yüksek lisans programları ise sektörün prodüksiyon dışındaki alanlarına eğiliyor diyebiliriz. Yani oyun pazarlamasından oyun yazarlığına kadar birçok alanda, oyunlar üzerine tez yazmış ama arka planı farklı profiller görebiliyoruz. Akademik ar-ge anlamında ise sektör özellikle oyunlaştırma, oyuncu davranışları, yapay zeka gibi bazı sıcak konular ile ilgilenmekte.
Üniversite tornasından geçmenin, gerekli vizyonu kazanmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Burak Yedek: Oyun sektöründe kariyerini başlamak isteyenler nasıl bir yol izlemeli?
Güven Çatak: Şu an oyun geliştirme araçları ücretsiz, internette birçok eğitim videosu bulunabiliyor. Yalnız bu şekilde araçları öğreniyor, ama amaçları öğrenemiyorsunuz. Bu anlamda bir oyun tasarımı bölümünde okuyarak üniversite tornasından geçmenin, gerekli vizyonu kazanmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Eskiden bu tip bölümler yok iken, elbette nispeten ilgili başka alanlarda okuyarak, yolunuzu kendinizin bulmasından başka çare yoktu. Şimdi devir değişti, oyun tasarımı bölümleri, aktarılan onca deneyimin ve birikimin dışında, ilgili iş ve iletişim ağına girmek, kendi şirketini kuracak ekibi bulabilmek için de çok önemli. Bir de tavsiyem toplulukları takip etmek olur; halen en aktif onlar sonuçta J
Burak Yedek: Kariyerini oyun sektöründe ilerletmek isteyen okuyucular için ne gibi tavsiyeleriniz olur?
Güven Çatak: Başka bir kariyerden geçiş yapmaktan bahsediyor isek doğru bir master veya sertifika programı sektöre geçiş yapmak, işin kültürünü-mutfağını tanımak ve elbette bunun bir iş olduğunu kavramak adına çok doğru bir adım olacaktır. Bununla birlikte topluluklara girmek, ‘game jam’ dediğimiz oyun geliştirme maratonlarına katılmak ve özellikle Game Developers Conference (GDC) gibi global konferansları takip etmek oldukça önemli. Çok hızlı bir alandan bahsediyoruz, bu anlamda araştırmacı olmak şart, tabii İngilizce bilmek de.
Birçok ezberimizi bozacak 5G teknolojisi kapıda ve her zaman olduğu gibi ilk adapte olacak olan ise oyuncular ve dolayısıyla oyun sektörü olacak.
Burak Yedek: Son 3-4 yılda çok fazla sayıda oyun stüdyosu kuruldu. Bu hızla büyüyen sektörün sürdürülebilir olarak ilerlemesi için sizce nasıl bir yol izlenmeli?
Güven Çatak: Evet özellikle ‘hypercasual’ dediğimiz, tüketimi kadar üretimi de hızlı olan oyunların milyonlar tarafından oynanması sayesinde, birçok küçük stüdyo kuruldu ve kurulmaya da devam ediyor. Yalnız bu küçük stüdyolardan başarılı olanları, genişleyerek casual oyunlara geri dönüyor, hatta PC oyunlara göz kırpıyorlar. Sürdürülebilirlik için büyümek, yeni trendleri ve teknolojileri takip etmek çok önemli. Mesela birçok ezberimizi bozacak 5G teknolojisi kapıda ve her zaman olduğu gibi ilk adapte olacak olan ise oyuncular ve dolayısıyla oyun sektörü olacak.
İş dünyasının sıcak para dalgası geçince nasıl bir planları var veya herhangi bir planları var mı, işte bundan emin değilim J
Burak Yedek: İş dünyası oyun sektörüne nasıl bakıyor? Nasıl yaklaşıyor? Oyun sektörünün dinamiklerini tanıyorlar mı?
Güven Çatak: İş dünyası şu an çok iştahlı J Birçok başka sektörden gelip oyun endüstrisine girmek isteyen çok fazla yatırımcı ve girişimci var. Maalesef sektör hakkında çok detaylı bilgileri yok, genelleme yapamayız elbette ama sadece bu sıcak para dalgası geçince nasıl bir planları var veya herhangi bir planları var mı, işte bundan emin değilim J
Burak Yedek: Oyun sektörünün gündeminde bugünlerde neler var?
Güven Çatak: Bugünlerde oyunlar için üretilen güçlü ekran kartlarının blockchain için kullanılması ve o yüzden piyasada ekran kartı bulunulamaması çok konuşulmakta. Elbette Play Station 5 ve oyunlarına ağzımızın suyu akarak bakıyoruz J Zira hem çok pahalı hem de çok az geliyor. Dediğim gibi 5G kapıda ve öncelikle çok hızlı gelişmekte olan sanal gerçeklik teknolojilerini mobilleştireceği öngörülüyor.
İşin güzel tarafı algının oluşturulmasında oyuncular da rol alıyor. Bir nevi kolektif bir yönetim.
Burak Yedek: Şimdilerde çocukken dinlediğimiz masalların alt metinleri araştırılıp gündeme getiriliyor, sizce ileride oyunlar için de alt metin araştırmaları yapılır mı? Oyunların algı yönetimi yaptığını düşünüyor musunuz?
Güven Çatak: Oyun okumaları zaten yapılıyor, oyun çalışmalarının önemli bir parçası. Bu tip analizler ile alt metinler, hiper linkler, transmedya bileşenleri ve daha niceleri açığa çıkarılıyor, inceleniyor ve sonraki çalışmalara ilham kaynağı oluyor. Her eğlence mecrasında olduğu gibi oyunlar da size bir gerçeklik öneriyor, elbette interaktif oluşları bu gerçekliği iyice gerçek kılıyor ve haliyle bir algı oluşturuyor ve oyun boyunca bir anlamda oyun tasarımcısı tarafından bu algı yönetiliyor. Yalnız işin güzel tarafı, özellikle açık dünya oyunlarında bu algının oluşturulmasında oyuncular da rol alıyor. Bir nevi kolektif bir yönetim olduğunu söyleyebiliriz.
Oyunlar, eskiyi yeni yapmayı, eskiyi yeni tutmayı çok iyi kıvıran bir kültür, bu anlamda gerçekten biricik.
Burak Yedek: Oyun sektörü hem çok eski hem de aslında çok yeni bir kavram. Dijital oyun sektörüne siz nasıl dahil oldunuz?
Güven Çatak: Oyunlar bu anlamda gerçekten biricik. Eskiyi yeni yapmayı çok iyi beceren bir mecra, eskiyi yeni tutmayı çok iyi kıvıran bir kültür. Benim dahil olmam, oyunculuğumu bir kenara bırakırsak, oyun dergiciliği ile mümkün oldu. Mimarlık okurken film çekebilmek adına oyun dergilerinde eleştirmenliğe başlamıştım ki, o yolun dönüşü olmadı. Dönemin yoklukları ile birlikte başta “BUG Lab” olmak kaydıyla, kendimi birtakım oyun yapılanmalarının mimarı olarak buldum.
Burak Yedek: Türkiye’de geliştirilen oyunların dünya çapında ses getirmesi için devlet destek ve teşviklerini yeterli buluyor musunuz? Destek almak isteyenler nasıl bir yol izlemeli?
Güven Çatak: Devlet desteklerimiz var ama hem biraz dolaylılar hem de prosedürleri çok uzun. Yani desteği alıp kullanana kadar oyunu bitirmiş, çıkarmış ve sonraki projeye geçmiş oluyorsunuz, daha doğrusu geçmiş olmanız gerek eğer sektörü yakalamak istiyorsanız. Bu anlamda genel bir politika halini almalı, sadece bu endüstriye yönelik bir müdürlük vs. olmalı, sinema için olduğu gibi. Son dönem Bilişim Vadisi’nin güzel çalışmaları var bu sorunu çözmek adına.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
SANATTAN NE HABER?
“MÂZİYİ KORUMAK: SADBERK HANIM MÜZESİ'NDEN BİR SEÇKİ” 1 AĞUSTOS’A KADAR SÜRÜYOR.
19.000’i aşkın eserin bulunduğu müzenin Arkeoloji ve Türk-İslam Sanatı koleksiyonlarından seçilen 210 nadide eserle ziyaretçileri Anadolu’nun uygarlıklar tarihinde bir yolculuğa çıkarıyor. Vehbi Koç Vakfı (VKV) kurumlarından biri olan Sadberk Hanım Müzesi Meşher’in İstiklal Caddesi’ndeki mekânında sergilenmeye devam ediyor. Her bir eser ait olduğu döneme ışık tutarak, MÖ 6. binyıldan 20. yüzyıla uzanan geniş bir zaman diliminin öyküsünü geleceğe taşıyor.
AKSA ELEKTRİK’İN ÜÇÜNCÜ GELENEKSEL RESİM YARIŞMASI BAŞLADI!
Aksa Elektrik’in bu yıl üçüncüsünü düzenlediği “Senin Enerjin Senin Resmin” resim yarışması 7 Haziran’da başladı. Türkiye’nin 81 ilinde 5, 6, 7 ve 8. sınıf düzeyinde eğitim gören çocukların katılabileceği projede, çocuk gözünden “Enerji Tasarrufu” resmedilecek.
Dereceye giren ilk 20 esere ödüllerin verileceği yarışmaya çocuklar, #TasarrufBizdenSorulur etiketiyle enerji tasarrufuna dikkat çekecek resimleriyle başvurabiliyor.
“II. HEYKELDE YENİ KEŞİFLER” YARIŞMASI BAŞVURU SÜRECİ YOĞUN İLGİ NEDENİYLE UZATILDI
Sanatta yeni kapılar açmak ve daha geniş kitleler ile paylaşmak isteyen heykel sanatçılarını destekleyen Milliyet Sanat dergisi, bu yıl ikincisi düzenlenen “Heykelde Yeni Keşifler” yarışmasına gösterilen yoğun ilgi sebebiyle başvuru sürecini yoğun ilgi nedeniyle 30 Haziran tarihine kadar uzattı.
Detaylı bilgi almak ve yarışmaya katılmak için http://www.milliyetsanat.com/yarismalar/heykeldeyenikesifler adresinde yer alan başvuru formunu doldurup, eser fotoğrafı ve videosunu yüklemek yeterli.
SAKIP SABANCI MÜZESİ’NİN ÇOCUKLARA VE GENÇLERE YÖNELİK YAZ PROGRAMI BAŞLIYOR
Sakıp Sabancı Müzesi (SSM) Öğrenme Programları, Haziran ayı boyunca farklı yaş grubundan çocuk ve gençlere sanatın farklı dallarından temalar içeren çevrimiçi atölyeler düzenliyor. 5-10 yaş arası çocuklara yönelik Haftasonu Çocuk Atölyeleri cumartesi ve pazar günleri saat 12.00 – 13.00 arasında gerçekleştirilecek. 14-17 yaş grubundaki gençlere yönelik atölyelerin yer aldığı Yaz Okulu ise 12-20 Haziran’da haftasonları takip edilecek dört günlük derslerden oluşacak. 13.00-14.00 saatleri arasında Renk Teorisi konusuyla başlayacak derslerde sırasıyla portre, natürmort ve peyzaj konuları ele alınacak. Zoom üzerinden gerçekleştirilecek dersler hakkında detaylı bilgi kayıt Sakıp Sabancı Müzesi’nin web sayfasından ulaşılabilir.