21. Sayı / 5. Kısım
Millet İttifakı Seçimi Neden Kazanamadı:
KILIÇDAROĞLU’NA GÜVEN SORUNU, GÜVENLİK SORUNU YARATTI!
Yazan: Prof. Dr. Ali Atıf Bir
İletişim stratejileri uzmanı Prof. Dr. Ali Atıf Bir, seçim sürecini, Millet ve Cumhur ittifaklarının seçim kampanyalarının sonuçlarını değerlendirdi. Bir'e göre 'soğan' önemliydi ve sevildi ama millet açısından güvenlik sorunu ve Kılıçdaroğlu'na güven sorunu daha büyüktü.
Not: Bu yazı 10haber.net sayfasından alınmıştır. Orijinal yazıya bu linkten ulaşabilirsiniz.
SEÇİM İKİNCİ TURA KALDI
Recep Tayyip Erdoğan
%49.50
27.088.360
Kılıçdaroğlu
%44.89
24.568.196
Aradaki fark 2.520.164.
Sinan Oğan
%5.17
2.829.634
Muharrem İnce
%0.44
238 bin 690
Seçim ikinci tura kaldı. Erdoğan %49.50, Kılıçdaroğlu %44.89 oy aldı. Aradaki fark 2 milyon 520 bin 164. Sinan Oğan %5.17, Muharrem İnce aday olmamasına rağmen %0.44, yani 238 bin 690 oy aldı.
Şimdi 27 Mayıs akşamına kadar, 3 milyon 68 bin 324 oyun nereye yöneleceğini tartışacağız. Tabii ki 28 Mayıs’ta ne kadar oyun geçersiz olacağını, seçime katılım oranının ne olacağını, sandığa gitmeyenlerden ne kadarının gideceğini, gidenlerden de ne kadarının gitmeyeceğini bilemeyeceğiz. Yanılan anket şirketleri kendilerini aklamak için yeni anketler yapacaklar, herkesin gözü yanılmayanlarda olacak. Ancak şunu söyleyeyim iki seçenekli bir tahminde araştırma şirketlerinin yanılma payı daha az olacaktır.
Hatırladığım kadarıyla Türkiye böyle iki turlu seçim yaşamadı. Kısa süre aralarla tekrarlanan iki seçim hatırlıyorum. Biri 7 Haziran 2015 seçimleri. O seçimlerde Ak Parti %40.87 (18.864.864) oy almış, çoğunluk sağlanamayıp, hükümet kurulamayınca 7 Kasım 2015’te tekrarlanan seçimlerde bu kez %49.49’la (23.673.541) eski iyi günlerine dönmüştü. İkinci seçime 1.000.030 bin daha fazla seçmen katılmıştı. Ak Parti’nin Kürt açılımıyla oy kaybettiği, sonra MHP ile ittifak oluşturup titreyip kendine döndüğü bir dönemdi bu.
31 Mart 2019 yerel seçimlerinde ise İstanbul’da İmamoğlu %48.77 (4.169.765), Yıldırım %48.61 (4.156. 036) oy almıştı. AK Parti’nin itirazı üzerine seçimler tekrarlanınca İmamoğlu’nun oyları %54.21’e (4.742.042) çıkarken, Yıldırım’ın oyları %45 (3.936.068)’e düşmüştü. İkinci seçimde 586.006 seçmen sandığa gitmedi. AK Parti seçmeninin dahi, seçimdeki adaletsizliğe verdiği tepkiydi bu.
Şüphe yok ki her iki seçimin de dinamikleri ve seçmen motivasyonları farklı, ama sonucu özellikle daha önce seçime katılanlanların ve katılmayanların sonraki seçimdeki davranışı etkiliyor. Buradaki gelişmeleri seçime iki üç gün kala değerlendiririz ama, Kılıçdaroğlu’nun ikinci turu alması bana mucizeden de öte bir şey gibi görünüyor şu an itibariyle. Niye mi?
Millet İttifakı neden kaybetti?
Ben asıl konuma geleyim. Yani ‘Millet İttifakı neden kaybetti? Bu kayıplarda seçim kampanyalarının payı var mıydı?’ sorularının cevabına.
Hiç kuşkusuz çıtayı nereye, kime, neye göre koyacağımız önemli. Günün sonunda her seçimi kazanan Cumhur İttifakı adayı Erdoğan bu kez ilk turda kazanamadı ve %49.5 oyla seçim ikinci tura kaldı. AK Parti’nin de oy oranı düştü. 2018’deki seçimlerde %42.56 oranında oy alan AK Parti 295 vekil çıkarmıştı. Şimdi ise AK Parti’nin oy oranı %35.4, sandalye sayısı ise 266 oldu. Bu açıdan bakarsanız Millet İttifakı başarılı.
Cumhuriyet Halk Partisi ise 2018’de %22,65 oy oranıyla 146 milletvekili çıkarmıştı. CHP son seçimde ise %25,37 oy oranıyla 168 sandalye kazandı. Böyle bakarsanız CHP başarılı.
Kılıçdaroğlu %44.89 oyla Erdoğan’ın oldukça gerisinde kaldı ve Millet İttifakı bu açıdan başarısız. Üstelik 6’lı masa sinerjisinin Kılıçdaroğlu’na hiçbir bir katkısı olmamış. İYİ Parti’ye ise olumsuz katkısı olmuş. Birçok anket yanılsa da İYİ Parti’nin oy oranı çoğunda %12’nin üstünde idi. İyi Parti 2018’de %9,96 oy oranıyla 43 milletvekili çıkarmıştı. İyi Parti’nin şimdi %9,84 oya karşılık 44 milletvekilimi Meclis’e gönderdi.
Milliyetçi oylar
Milliyetçi Hareket Partisi 2018 seçimlerinde %11.1 oy oranıyla 49 sandalyeyi garantilemişti. MHP’nin oy oranı son seçimde yüzde 10.06, sandalye sayısı ise 51 oldu. MHP oyları da neredeyse her ankette 7-8 bandında idi.
Yeniden Refah Partisi ise ilk kez 2023’te seçime girdi. Cumhur İttifakı’nın parçası olarak %2,85 oy oranıyla 5 vekil çıkarttı. Yani AK Parti’den kaçan oylar, günün sonunda İyi Parti ya da Saadet Partisi aracılığıyla Kılıçdaroğlu’na gideceği yerde, daha güvenilir buldukları MHP ve Yeniden Refah Partisine yönelmiş. Buradaki oyları toplarsanız kaba bir hesapla %3-3.5’luk bir oy ediyor ki bu da, anketçileri yanıltan Kılıçdaroğlu ile Erdoğan arasında 2.5 milyon oyluk farka karşılık geliyor.
‘Algısal başarısızlık’
Millet İttifakı’nın “algısal” başarısızlılığı milliyetçi oylarda. Ya da Cumhur İttifakı’nın elindeki orantısız medya gücüyle topuyla, tankıyla “terörist destekçisi ittifak” algısı yaratma başarısı… Böylece de Z ve Y kuşağının özellikle milliyetçi güdülerle hareket eden bölümünü korkutması.
Nitekim Oğan’ın “Sığınmacılar, Fetö, PKK nedeniyle Türkiye güvende değil!” mesajıyla özellikle genç polis, devlet memuru, asker ve benzer zihniyetteki seçmenlerden aldığı %5.17 oy oranı da bu dip dalganın karşılığı.
Şimdi daha basit bir hesap yapalım.
%25 CHP, %10 İYİ Parti ve dışardan %10 da YSP-TİP.
Bu neredeyse 6 masa kurulmadan önce alınacak oyun tabanı olmalı değil mi?
Hadi %2 de Saadet, Deva, Gelecek Partisi taban oyu olsun. Etti mi sana % 47.
Yahu iki-üç aylık seçim kampanyasının, o kadar vaadin, soğanla simgelenen ekonomik çöküntünün, yolsuzluk mesajlarının, deprem beceriksizliklerinin bir %3 de mi katkısı olmaz?
Kararsızlardan insan bir 2-3 puan alıp Erdoğan’ı 2-3 puan aşağı çekemez mi! Çekemediler…
6 benzemez biraya gelme başarısını gösterdi ama çekemediler.
Daha önceki analiz yazılarımda da belirttim, Kılıçdaroğlu’nun kampanyası sıradan bir kampanya idi, hiçbir yeni pozisyonlaması yoktu, CHP seçmeni dışındaki kararsız seçmenlerin kafasındaki soru işaretlerini giderecek bir mesaj içermiyordu, mesaj geçirmiyordu.
Sağcı, solcu, milliyetçi, islamcı 6 parti bir araya gelip, bir mutabakat yapıp, CHP’li Kılıçdaroğlu’nu aday diye çıkarınca;
- CHP’den nefret ettirilen, eden,
- Yıllarca onun tarafından hor görüldüğünü düşünen,
- CHP’yi batıcı, bu nedenle de Fetö ile Pkk ile kolayca iş birliği yapabileceğini inanan,
- CHP’ye güvenmeyen seçmenin
- “Soğan, özgürlük, adalet” içeriğiyle,
- “Dedem Kılıçdaroğlu” söylemiyle,
- Şarkılı türkülüsöz vermelerle ikna edilemeyeceğini gördük.
Soğan görüldü, anlaşıldı hatta beğenildi ama ondan daha büyük bir sorunumuz vardı: güvenlik sorunu!
Negatif kampanya ters tepmedi
Gündeme baktığımızda Türkiye silahlı bir terör örgütünün tehdidi altında mı? Evet. Devletin de ideolojik aygıtlarının tazyikiyle yasal siyasal parti HDP kendisini PKK’dan ayırmakta zorlanıyor mu? Evet… PKK terör örgütü neredeyse Anadolu’da her mahalleden bir şehit cenazesi çıkarmadı mı? Evet. YSP kampanyasında bir YSP’ye bir Kılıçdaroğlu’na oy istiyor mu? Evet. Açıkçası böylesine bir negatif kampanyanın ters tepeceğini, inanılmayacağını düşündüm ama itiraf ediyorum yanıldım.
Sağ seçmenin, muhafazakar-dindar seçmenin CHP ile varoluşsal bir sorunu var ve bu sorunu CHP çözemediği için; rakipleri kolayca karşı argüman üretip her türlü mesajlarını boşa düşürüveriyorlar. Herhangi bir konuda mesajın kaynağına güvenmiyorsanız; o kaynak istediği mesajı versin, karşı tarafın bir kulağından girer, bir kulağından çıkar. Karşıda da AK Parti gibi çok parası ve sınırsız medya kullanma gücü olan, her türlü bel altı operasyonel vuruşu gözünü kıpmadan yapabilen büyük bir ekip varsa; çamuru atarlar, güvenilmediğin için, böyle kolayca izi kalır. Aynen böyle oldu.
Kılıçdaroğlu, oy alması gereken sağ-muhafazakar seçmende güven üretemediği, bu seçmen tarafından CHP’nin tüm negatif özelliklerini üzerinde taşıdığı, özellikle de AK Parti’den kopan islamcı kesimi de alevi kimliğiyle cezbetmeyen bir karakter olduğu için, uygun bir aday değildi ve bu yüzden de Millet İttifakı’nın kampanyası, asıl etkilemesi gereken segmentte, gök kubbede hoş bir seda olarak kaldı.
Doğru adayın, üzerlerine fazlaca CHP gölgesi düşmemiş Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu olduğu şu anda daha net görülüyor. Mansur Yavaş (YSP istemezdi deniyor ama bence bu sorun çözülürdü) “terörist, fetöcü” yaftalamasını kolayca boşa düşürebilirdi. İYİ Parti’ye dolayısıyla kendisine oy geçişini hızlandırabilirdi. İmamoğlu da çok daha iyi performans gösterebilirdi. Kılıçdaroğlu hırsının kurbanı olup hem kendini, CHP’yi, hem İYİ Parti’yi hem de Saadet Partisi’ni ateşe attı.
“Kılıçdaroğlu’nun ikinci turu alması bana mucizeden de öte bir şey gibi görünüyor şu an itibarıyla. Niye mi?” diye sormuştum konuya başlarken.
Yeşil Sol Parti (HDP) %8,78 oyla 62 milletvekili çıkarttı. %1,7 oy alan TİP ise 4 vekili korudu. Böylece Emek ve Özgürlük İttifakı 66 milletvekiline ulaşmış olacak. Yani Kılıçdaroğlu’nun aldığı %45 oyun 10 puanı buradan geliyor. Her şey normal şartlar altında gerçekleştiğinde de Erdoğan’la arasındaki 2.520.164 oy farkını kapatabilmesi için de “göçmenlere ve pkk”ya karşı oy kullanan Sinan Oğan ve Muharrem İnce oylarının tamamını alması lazım.
Kampanya başladı bile
Bugüne kadar “Dedem”in olası iktidarında PKK, FETÖ’ye taviz vermeyeceğine inanmayanlar, önümüzdeki 12 günde nasıl inanacaklar? AK Parti’nin zinde güçleri daha bugünden bombalamaya başladı bile.
Erdoğan da dün yaptığı ilk açıklamayla son 12 günde nasıl bir mesaj stratejisi izleyeceğinin ipucunu verdi:
Milletimiz; Kandil’den, Pensilvanya’dan, sosyal medya mecralarından ve yabancı dergi kapakları üzerinden yapılan siyaset mühendisliklerine rağmen özgür iradesine sahip çıkmıştır.