4. Sayı / 4. Kısım
Gıda Kanuna eklenecek
“YANILTICI YAYIN” tabiri
GEREKLİLİK Mİ
SANSÜR MÜ?
Güvenilir Ürün Platformu Genel Sekreteri Gıda Müh.Elif Aşlamacı Attepe yazdı.
Gıda ve tarım; ülkelerin gücünü, geleceğini ve sağlığını belirleyen iki stratejik alan. Güçlü ve büyük tabir ettiğimiz ve hatta özendiğimiz ülkelerin sürekli bu alanları desteklemelerini, sektörel yatırım olarak adlandırmak ise, hem ekonomide hem de siyasette başarısızlığın ilk adımları… evet tam da öyle… gıda ve tarım hatta önümüze gelen tabak bile siyasidir, çünkü siyasi iktidarların kararlarını içerir velhasıl.
Gıda, tarım ve beslenme - uzman olsun ya da olmasın - dikkatleri üzerine çekmek isteyen kişilerin en çok kullandığı alanlar olmuştur.
Özellikle pandemi krizi ile önemi anlaşılan gıda ve tarım, insanlığın sadece hayatta kalması için değil, sağlıklı ve kaliteli bir hayat yaşaması için de elzemdir. Bu yüzdendir ki, biz gıda ve ziraat mühendisleri, diyetisyenler, hekimler ve daha bir çoğumuz bu alanlarda üretimin sürekliliği ve toplumların sağlığı için çalışırız. Sadece bu kadar mı? Elbette hayır, doğruyu iletmektir diğer görevimiz... Toplumlara kendilerini ve çocuklarını nasıl besleyeceklerini anlatmaktır.
Bilgi kirliliği ile yıllardır mücadele eden bir gıda mühendisi olarak söylemeliyim ki; gıda, tarım ve beslenme - uzman olsun ya da olmasın - dikkatleri üzerine çekmek isteyen kişilerin en çok kullandığı alanlar olmuştur, her zaman. Belki çocuğumuzu iyi besleyemeceğimiz kaygısından, belki de yemek yemeyi seven bir toplum oluşumuzdan... Nedenini bilmesem de sonucunu biliyorum; yanlış beslenen, yanlış yönlenen ve yanlış öğrenen tüketici. En vahimi de, yanlışı doğruya çevirmek için daha çok enerji, para ve toplum sağlığından feragat etmek gerekliliği...
Nedenini bilmesem de sonucunu biliyorum; yanlış beslenen, yanlış yönlenen ve yanlış öğrenen tüketici.
İşte bunu önlemek için Tarım Bakanlığı bir torba yasa hazırladı ve bu yasa ile gıda kanunumuza “yanıltıcı yayın” tabiri eklenecek. Kanun maddelerine göre toplumu yanıltıcı, bilimsel dayanağı olmayan beyan ve yayınlar cezaya tabi tutulacak. “Tavuk eti yemeyin” ya da “virüse karşı kelle paça için, tuz yalayın” diyen yüzleri görmek istemiyoruz artık, düzenlemenin çıkış noktasının bu olduğunu biliyoruz ancak kötüye kullanılacak boşluklar olmamalı ve dahası kişi ve kurumlara yönelik sansüre dönüşmemeli. Gıda ve tarım multidisiplinerdir, bir çok meslek dalı konu hakkında konuşabilir, ancak kimsenin korku imparatorluğu oluşturmaya hakkı yok...
Bu nedenle gereklilik olarak gördüğüm, desteklediğim hatta geç kalındığını düşündüğüm bu düzenlemenin, sınırlarının iyi belirlenmesi gerekiyor.
Kimsenin korku imparatorluğu oluşturmaya hakkı yok!
Gelin o zaman çok tartışmalı bu düzenlemeyi tartışmalı maddeleri ile inceleyelim..
Maddeyi bir yasa metni gibi bir kağıdın içinde kullanalım, devamındaki de onun üzerine alınmış not gibi olsun, post it içi belki?
MADDE 28- Madde ile, tüketici haklarının etkin bir şekilde korunabilmesi amacıyla 5996 sayılı Kanuna yanıltıcı yayın tanımı eklenmektedir. Bu tanıma göre; her türlü yazılı, görsel, işitsel ve dijital iletişim araçları üzerinden yapılan ve ticari reklam kapsamına girmeyen, gıda güvenliği ve güvenilirliği hususunda tüketicide endişe, korku ve güvensizlik yaratarak tüketicinin tüketim alışkanlıklarını olumsuz etkileyen gerçeğe aykırı yayınlar, yanıltıcı yayın kabul edilecektir.
Öncelikle bilmeyenler için 5996 sayılı kanun, AB’ye uyum kapsamında düzenlenen, 2010 yılından beri yürürlükte olan ve gıda ve gıda güvenliğini düzenlemeyi amaçlayan kanundur. Yanıltıcı yayınlar ile ilgili tanım ve düzenlemelere bu kanunda yer verilmesi ile idari yaptırım uygulamakla yetkili olacak Tarım Bakanlığı bu kontrolü nasıl ve neye göre yapacaktır? Tüketici geri bildirimleri ve şikayetlerin değerlendirilmesi yöntemi ile olacaksa, kişisel rekabet ve hırs ile rakiplerine zarar vermek isteyen kişilerin çok olacağını ve kurumları gereksiz meşgul edeceğini tahmin etmek güç değildir.
MADDE 29- 5996 sayılı Kanunun 24 üncü maddesinde yapılan değişiklikle; taklit ve tağşiş yapılmış ürünlerin işleme tabi tutulmasının ve piyasaya arz edilmesinin yasaklanması amaçlanmaktadır. Ayrıca, bilimsel dayanağı ve kanıtı olmayan, genellikle ilgili konuda uzmanlığı bulunmayan kişiler tarafından, tüketicinin beslenme alışkanlıklarını olumsuz etkileyen, yazılı ve görsel medya üzerinden hızla yayılan, gıdalar hakkında yanıltıcı, yanlı, yanlış yönlendirici, art niyetli ve kulaktan dolma bilgiler ile gıdada bilgi kirliliği oluşturan beyanlarla tüketicide gıda güvenliği adına endişe, korku ve güvensizlik yaratılmasını engellemeye yönelik düzenleme yapılmaktadır.
MADDE 30- Madde ile, 5996 sayılı Kanunun 40 inci maddesinde değişiklik yapılarak toplum sağlığını korumaya yönelik tedbirler alınmaktadır. Buna göre;
- Kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak gıdaları üreten, ithal eden, kendi adı veya ticari unvanı altında piyasaya arz eden gıda işletmecilerine bir yıldan beş yıla kadar hapis ve bin günden beş bin güne kadar adli para cezası verilmesi düzenlenmektedir. Ayrıca, fiilin üç yıl içinde tekrarlanması durumunda gıdayı üreten, ithal eden, kendi adı veya ticari unvanı altında piyasaya arz eden gıda işletmecisinin beş yıldan on yıla kadar gıda sektörü faaliyetinden men edilmesi hüküm altına alınmaktadır.
- Taklit ve tağşiş edilmiş gıda ve yem ürünlerini üreten, ithal eden, kendi adı veya ticari unvanı altında piyasaya arz eden gıda veya yem işletmecisi ile taklit veya tağşiş edilmiş gıda ve yemin izlenebilirliğini sağlamadan piyasaya arz eden perakende gıda veya yem işletmecisi idari yaptırıma tabi tutulmakta; söz konusu fiiller 2 yıl içinde tekrarlanması halinde suç olarak kabul edilmekte ve ayrıca gıdayı üreten, ithal eden, kendi adı veya ticari unvanı altında piyasaya arz eden gıda işletmecisinin beş yıldan on yıla kadar gıda ve yem sektörü faaliyetinden men edilmesi hüküm altına alınmaktadır.
- Yanıltıcı yayında bulunanlara yönelik yirmi bin Türk Lirasından elli bin Türk Lirasına kadar idari parası düzenlenmektedir.
Baştan sona, noktası virgülüne kadar desteklediğim Madde 29 ve 30’da kötüye kullanılabileceğini düşündüğüm konu başlıkları ve sorular şunlardır:
- Taklit ve tağşiş yaptığı tespit edilmiş firmalar ticari ünvanı değiştirme ihtimaline karşı mercek altına alınacak mı?
- Bazı konu başlıkları (pestisitler vb.) tüketicide zaten endişe, korku ve güvensizlik yaratmaktadır ve bu korkular ancak doğru bilginin paylaşılması ile giderilebilir. Doğru bilginin kamuoyu ile paylaşılmasında STK ve meslek odalarına ne gibi görevler verilecek?
- Kanunun hiçbir yerinde bilim kurulundan söz edilmemekle birlikte sözlü yapılan açıklamalarda bir bilim kurulu kurulacağından bahsediliyor. Bu bilim kurulu kimlerden oluşacak, nasıl seçilecek ve doğruluğu ya da yanlışlığı zaten tartışmalı olan konulara neye göre doğru/yanlış diyecek?
- Kanunla ilgili yapılan olumsuz yorumların başında gelen risk; çokuluslu firmaların insan sağlığı açısından tartışmalı ürünleri ile ilgili kişilere sansür uygulanacağı yönünde. Bu risk nasıl ortadan kaldırılacak?
- Yanlış beyanı ifşa etmekten daha önemlisi buna fırsat vermeden doğru bilgiyi yaymak olmalı ve maalesef sadece kamu spotları ile bu konuda başarılı olamıyoruz. Bilim kurulundan tüketiciyi olumlu etkileyecek medya fenomenleri çıkacak mı?
- Yasakların sınırı ne olacak? Kim 20 bin kim 50 bin ceza ödeyecek ve bu nasıl, kime hangi veriye göre belirlenecek
Bilim kurulundan tüketiciyi olumlu etkileyecek medya fenomenleri çıkacak mı?
MADDE 31- 5996 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen yanıltıcı yayınlarla ilgili hükümlerle uyumlu olarak; madde ile 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinde düzenlenen yayın hizmetleri ilkelerine ilave yapılmaktadır. Buna göre; yayın hizmetleri, ticari reklam kapsamına girmeyen, gıda güvenliği ve güvenilirliği hususunda tüketicide endişe, korku ve güvensizlik yaratarak tüketicinin tüketim alışkanlıklarını olumsuz etkileyen, gerçeğe aykırı nitelikte olamayacaktır.
MADDE 32- Madde ile 6112 sayılı Kanunun 32’nci maddesinde değişiklik yapılarak; ticari reklam kapsamına girmeyen, gıda güvenliği ve güvenilirliği hususunda tüketicide endişe, korku ve güvensizlik yaratarak tüketicinin tüketim alışkanlıklarını olumsuz etkileyen, gerçeğe aykırı nitelikteki yayın hizmetlerine yönelik idari yaptırımlar düzenlenmektedir.
Soru sormaya devam…
- Yayın yapan kurum görüş alacağı kişiyi nasıl seçecek?
- Gazeteciler ve medya mensupları gibi kendi uzmanlık alanları olmamasına rağmen topluma doğruyu iletmek sorumluluğunda olan meslek grupları yazı ve yayınlarını hangi doğrulara göre hazırlayacak. Ve hatta ne ve kim doğru kabul edilecek?
- Ticari reklamlar için ayrı bir denetim mekanizması kurulacak mı?
Bu kanun ile ya kanayan bir yarayı tedavi edip imrenilen ülkeler arasına gireceğiz, ya da doğru konuşanı da sansürleyip ticari güce hizmet edeceğiz.
Sizin de gördüğünüz gibi soru çok ve maalesef soruların çok olması boşluğun da çok olduğu anlamına geliyor. Bu kanun ile ya kanayan bir yarayı tedavi edip imrenilen ülkeler arasına gireceğiz, ya da doğru konuşanı da sansürleyip ticari güce hizmet edeceğiz. Hepimiz detaylar için gözümüzü meclise çevirdik, yeni dönemde tekrar gündeme gelecek kanunda ne gibi değişiklikler olacak hep birlikte göreceğiz.
YAZAN: Güvenilir Ürün Platformu Genel Sekreteri Gıda Mühendisi Elif Aşlamacı Attepe