NORMAL BİR DERGİNİN DERDİ

NORMAL BİR DERGİNİN DERDİ

 

  • Normal: Aşırılığı, eksikliği ve taşkınlığı olmama, ortalama durum. Kurala uygun, alışılagelen, olağan, düzgülü, aşırılığı olmayan.
  • Normal Kişi: Herhangi bir özellik ya da ölçü yönünden, ilişkili olduğu yaş kümesinin orta dilimini oluşturan çoğunluğun arasında bulunan (kişi).

Normali daha iyi anlayabilmek için kelime kökü olan “norm” sözcüğünün de anlamına bakmak yararlı olacaktır.

  • Norm: Yargılama ve değerlendirmenin kendisine göre yapıldığı ölçüt, uyulması gereken kural, yönerge, düzgü. / Önceden belirlenmiş kalıp, düzgü. / Felsefede ahlak, estetik ve mantık normları söz konusudur, bu yüzden bu felsefe dalları norm koyucu (normatif) olarak adlandırılır.
  • Norm: (toplumsal) Bir sosyal grubun kendisi için ilke edindiği ve grup üyelerinin eylemlerini yönlendiren davranış kuralları bütünü

TOPLUMSAL/SOSYOLOJİK OLARAK NORMAL OLAN NEDİR?

Normal olan toplumsal olarak onaylanandır.

  • 1937 yılında Nazi Almanya'sında kolunuzda gamalı haç taşımak " normal " iken, günümüz Almanya'sında normal değildir.
  • Ya da aynı tarihte ama Sovyetler Birliğinde gamalı haçla dolaşmak normal değildir. Kısacası zaman, mekan "normal" için belirleyici unsurlardır.

Normal olan ile olmayan arasındaki ayrım için ille de siyasal göstergelere bakmak gerekmez. Örneğin giyim tarzları da toplumsal kabullenişin bir göstergesi olarak incelenebilir.

  • 200 yıl önce giyilen kıyafetlerle sokağa çıksanız toplumsal normların dışında hareket etmiş olursunuz ve size Anormal derler. Hatta akıl sağlığınızdan şüphe bile edebilirler.

Normallik elbette göreceli bir kavramdır. Bir toplum içerisinde de farklı normal tanımlamaları vardır. Toplumsal statü, sınıf gibi farklılaşmalar normları da etkiler.

PEKİ GERÇEKTEN ONAYLANAN NEDİR?

ONAYLAMA MERCİ KİMDİR, ONAYLANDIĞI BİLGİSİNE NASIL ULAŞIRIZ?

HERKESİN ONAYLAMASI, ONUN OLMASI GEREKEN OLDUĞU ANLAMINA MI GELİR?

ANIN BÜYÜSÜNE KAPILMIŞ KİTLELERİN ONAYLAMASI, OLMASI GEREKENİN O OLDUĞU ANLAMINA MI GELİR?

NORMALİ KİM TANIMLAR?

ANORMALLİĞİN SIRADANLAŞMASI NORMAL MİDİR?

İDEOLOJİK OLARAK KULLANILAN NORMAL

O zaman “Normal” derken tanımladıklarımızda mı bir sorun var? Çocuklarımızın büyümeleri biraz da herkes gibi olmaları demek değil midir zaten? Yetişkin ağzıyla ifade edecek olursak, çocuğun “çocukça şeyler” yapmasına neden olan özgürlüğün, merakın, serbest eylem halinin denetim altına alınması; yani çocuğun yaratıcı gücünün, kendisi olabilme yetisinin iğdiş edilmesi değil midir büyümek? Ergenlik krizi dediğimiz şey, kabaca, içine itilip kakıldığımız ya da girmeye çalıştığımız kalıpla yaşadığımız uyum sorunu değil midir? Fazlalıklarımız törpülendikçe, köşelerimizin sivriliği azalıp da kalıbın içine sığar hale geldikçe “normal” olmuş olmaz mıyız? Yoksa normal demek, kişinin, bir topluluğa uymak için kendisinden, kendisi olma bilgisinden vazgeçmesi mi demek? Eğer öyleyse, “öteki”, geriye kalan herkestir. Sizce de korkunç değil mi?

Araştırmacılar sonunda şu saptamada bulundular: İnsanların çoğu şeyi ortaktır. Dünyada ne kadar çok ve farklı kültür olursa olsun, ne yapılıyorsa çoğu ortaktır. Ama nasıl yapıldığı konusunda insanlar ve kültürleri önemli ölçüde ayrılır. (Wolfgang Korn’a, onun “Normal Nedir?”)

O zaman “normal” derken anlık değil, evrensel şeylerden bahsetmeliyiz öyleyse, olması gerekenden yani, şu an için olandan değil. Tarih bunun örnekleri ile dolu değil mi? Cadı avı döneminde ava katılmamak garip karşılanırdı, ama bugün o dönemi anormal bir toplumsal ruh hali olarak tanımlıyoruz değil mi?

PEKİ NORMALLEŞMEK?

Son dönemde çokça duyduğumuz bu kelime de aslında tartıştığımız normal kavramına dayanıyor. İlişkilerde normalleşme derken tarafların kendi normallerini karşı tarafa kabul ettirmeyi değil, olması gerekeni sağlamaya çalışacaklarını düşünüyoruz değil mi? Aksi olduğunda da “normal” tepkiler, restleşmeler devreye giriyor, doğal olarak.

“Neden bütün insanlar hem aynı hem farklıdır?” (Wolfgang Korn’a, onun “Normal Nedir?”)

Korn, tüm kitapta bu sorunun cevabını özetle, olması gerekenin bu olduğu şeklinde veriyor. Yani “Normal” olan bu! Farklılık ama aynılık. Normal olan şey hem aynılıklar hem de farklılıklar. Normalleşme diye tanımlanan şeyin de aslında bunun kabul edilmesi olduğunu fark etmemiz gerekiyor.

  • Normalleşebilmek için aynılıkları fark etmeli ve kabul etmeliyiz.
  • Normalleşebilmek için farklılıkları fark etmeli ve kabul etmeliyiz.

Yani;

  • Öncelikle fark edebilmeliyiz, normallerimiz sorgulayabilmeliyiz, ki gerçekten normalleşebilelim.

Normalleştirerek mi anlatsak,
anlatarak mı normalleştirsek?

Mesela, kriz normal olmayan bir durumdur. Krizin içinde pozisyon alıp normal bir tepki veriyorum demek, anormalliği sürdürmek için çaba sarf etmektir. Normalleşebilmek için, önce anormal bir durum içerisinde olduğumuzu fark etmemiz, sonra kabul etmemiz gerekiyor. İnkar etmekten vazgeçmeli, ideolojik körlük örgütlemeyi bırakmalıyız ki, anormal durumun içinden sıyrılabilelim.

Kriz dönemlerinde büyük bir kesim, anormalliği fark etmesine rağmen suskunluk sarmalına girerek konuşmuyor. Konuşmadıkça marjinaller daha çok konuşuyor ve yeni normal bu olarak kabul görüyor. Kabul görüyor mu? Hayır! Normaller beyinlerinin içinden geçenleri normal olarak anlatmaya başlasa, göreceğiz ki aslında normalleşmek için çoğunluk aynı fikirde, normal olduğunu iddia eden marjinal iki uç gayet azınlıkta. Normal diyaloglar gelişmeye başladıkça, kendini marjinal tarafta sanmaya başlayan normallerin, ya da normalleşen marjinalin, ya da marjinalleşen normalin, ya da marjinalin normalinin, özetle anormalin altı boşalacak zaten.

E, o zaman...

SIRADANLAŞAN ANOMALİLERİ GÖRÜNÜR KILMAK İÇİN, NORMAL AMA SIRADAN OLMAYAN BİR DERGİ GELİYOR

NORMAL DERGİ

Kategori: GenelTarih: 30 Kasım -0001, Pazartesi