18.Sayı / 5. Kısım
e-bebek Genel Müdürü Halil Erdoğmuş anlatıyor:
UZUN SÜRE AYAKTA KALABİLMENİN SIRRI
HIZLI UYUM SAĞLAMAK
Start-up dünyasına “What’s Next?” – “Sırada Ne Var?” diye sorarken, cevaplarını en çok merak ettiklerimiz belki de başarıyı yakalamış olanlar. Halil Erdoğumuş bir start-up’ın yürüyeceği neredeyse tüm süreçleri başından sonuna kadar tecrübe etmiş, ama yılmadan sonuna kadar giden değerli isimlerden. Onu hepimiz E-bebek kurucusu olarak tanıyoruz ama yola ilk çıktığında proje aslında bambaşka imiş. Hızlı uyum sağlama konusundaki deneyimleri bundan sonrası için tüm sektöre ışık tutacak noktalar içeriyor. Biz kendisine start-up dünyasını, kendi deneyimlerini ve tabi Türkiye’nin ilk ve en büyük anne-bebek ürünleri mağazası ebebek’i sorduk. Detaylı cevapları için teşekkür ederiz.
Röportaj: Atıl Ünal
EDİTÖRÜN NOTU: Girişimciye ve ona fayda sunan bütün ekosistem paydaşlarına kendilerini ifade edebilecekleri sürekli bir mecra konumuna gelmesi amacı ile düzenlenen Start-Up Day 2022, What’s Next teması ile 22 Kasım Salı günü, İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleşirken, Anlık Normal Dergi de özel What’s Next sayıları ile karşınızda olacak. Amacımız bütün ekosistem paydaşlarına kendilerini ifade edebilecekleri bir fırsat daha sunmak. Haydi birlikte bakalım, sırada ne var?
Soru
Türkiye’nin ilk ve en büyük anne-bebek ürünleri mağazası olan ebebek’in kurucusunuz. Öncelikle buradan başlamak isterim. Girişiminizin emekleme döneminde bu güne gelebileceğini hayal etmiş miydiniz?
Cevap
Rahmetli babamdan gördüğümüz bir yaklaşım vardı. Hayatı boyunca hiçbir zaman başarısızlığa inanmadı. Hep daha iyi nasıl yapabilirim diye düşünürdü. Bu, hedefinizi belirlemek ve hedefe kilitlenmek gibi bir şey. Dolayısıyla biz de “daha iyi nasıl yapabiliriz?” sorusunu yanıtlayabilmek için büyük bir gayretle çalıştık.
Başarılı olmak adına öncelikle size inanan bir ekip kurmanız çok önemli. Fikir aşamasında olduğumuz süreçte öncelikle kararlarımızı, hedeflerimizi küçük bir ekiple paylaşıyor ve inanarak işe sarılıyorduk. Çevrenizdeki kişiler genelde sizi ilk zamanlar demotive edebiliyorlar. Yakın çevrem dahi ilk zamanlar bu işin sonunu hayırlı görmeyerek; maddi, manevi tüm kaynaklarımı sonu belli olmayan bir işe ayırıyor olmamızdan dolayı bize endişe ile bakıyorlardı. Ama biz yılmadan çalışmaya devam ettik ve bugünlere başarıyla geldik.
Soru
Start-up’ınızın hayata geçme hikayesini dinleyebilir miyiz? Nasıl başladı, nasıl ilerledi?
Cevap
2000 yılında internette Superonline’ın ana sayfasında “superbebek.com” isimli bir site görünce bebeklerle ilgili bir içerik sitesi yapmak ve bu siteden reklam geliri elde etmek aklımıza geldi. Kısa süre içinde projemizi tüm detayları ile tasarladık ve bebek.com sitemizi hayata geçirdik. Ancak 2000 yılı sonunda ve 2001 yılı başında peş peşe yaşanan ekonomik krizler sebebiyle firmalar reklam planlamalarını kesmeye başladılar. Biz de içerik sitemizi ayakta tutabilmek adına e-ticarete yönelme kararı aldık. İnternetten alışverişe henüz birçok insan temkinli yaklaşırken biz ebebek.com’u açarak anne-bebek ürünleri gibi çok hassas bir alanda online satış yapmaya başladık. Daha sonra insanlarımızın ürünleri görerek ve deneyimleyerek almak isteyeceğini de düşünerek Dünya’da örneğine az rastlanan click-to-brick iş modelini seçerek fiziki mağaza açılışımızı da gerçekleştirdik. Şu anda da Türkiye genelinde 61 ilde 200 fiziki mağazası olan bir e-ticaret sitesi olarak çalışmalarımıza hızla devam ediyoruz.
Globalleşme adımlarımızdan da 2 cümleyle bahsedebiliriz. 2030 yılında 6 Kıtada hizmet veren bir Dünya markası olmayı hedefliyoruz. Bunun için yurtiçi ve yurtdışı organizasyonlarımız ile çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz.
Soru
Sizin start-up serüveninizde, en çok zorlandığınız an neydi? Bu deneyimden yola çıkarak
ekosistemdeki genç girişimcilere önerileriniz nelerdir?
Cevap
Şirketimizi kurduğumuzda ilk olarak amacımız Türkiye’de herhangi bir ürünün nerede daha ucuza satıldığını görebileceğiniz enucuz.com.tr projesiydi. Ancak 2000 yılında domain hakkımızı ODTÜ bize vermedi. Biz de birkaç ay sonra rotayı anne babaları bilgilendiren bir içerik sitesi kurmaya çevirdik ve bebek.com projesi başladı. Reklam alarak hayatını devam ettiren bir iş modeli idi. Ancak sektördeki büyük firmaların hiçbiri 2000 yılında “içerik” kavramını önemini fark etmemişti ve bu sebeple hepsinden ret cevabı almıştık. Bu ret cevapları bizi motive etti ve ayakta kalmak için bu kez bebek.com projesini ticari olarak desteklemesi için e-bebek.com başladı. ebebek’in kuruluşunu ele aldığımızda ve genele baktığımızda ilk yatırım denemelerimiz ile ilgili yaklaşık 10 ret yaşadık denebilir. Bu yaklaşımlar, şirketin kurulma aşamasında bizi zorlayan ama aynı zamanda bize yol gösteren, çok önemli tecrübeler oldu. İlk ret cevabımızı 2003 yılında aldık. 1,5 yıl sonra çok önemli bir yatırımcıdan da aynı yanıtı aldık. Bahsetmiş olduğum kişi ile geçtiğimiz yıllarda Boğaziçi Üniversitesi’nde bir seminerde de karşılaştık. Hatta benden önce gerçekleştirdiği konuşmasında tüm salona bu hikâyeyi anlatıp ebebek’e yatırım yapmayı reddetmek hayatımızın pişmanlığıydı diyerek bahsetti.
2005 yılında ise sektörün önde gelen bir firmasına “Biz bir karar eşiğindeyiz ya bu şirketi alın ya da biz sizinle rekabet edeceğiz.” Demiştik ancak bu yaklaşımımızı pek ciddiye almamışlardı. Bugün ise doğru yaklaşımlarla biz sektörün daha önemli bir oyuncusu konumuna ulaştık. Bu doğrultuda 11. ve tek yatırım hamlemizin ardından bugün 61 ildeki 200 mağazamız ile bebeveynlerimize hizmet vermekteyiz.
Soru
Sizce ebebek’in bu kadar başarılı olmasındaki en büyük etken nedir?
Cevap
Bizler ebebek olarak sadece anne-bebek ürünleri satan bir perakendeci olmayı hiçbir zaman istemedik. Kuruluşundan bu yana ebebek olarak her zaman bebeğe dokunan herkesi bilgilendirmek bizim öncelikli amacımız oldu. Bu konuda ebebek olarak “Bebekoloji” adını verdiğimiz felsefemizi benimsedik. Bebekoloji nedir diye soracak olursanız, Bebekoloji’yi, bebeği anlama ve anlatabilme sanatı olarak tanımlayabiliriz. Bebeğin bakımı ile ilgilenen herkes “anne - babanın yanı sıra hala, amca, dede vb.” bizim için bebeveyn oluyor. ebebek olarak ‘anne ilgisi, uzman bilgisi’ söylemimiz ile aslında kendi başarımızı kısaca özetliyoruz. Tüm ürünlerimize bir uzman bakış açısıyla bakıp kendi bebeğimize almayacağımız hiçbir ürünümüzü asla mağazalarımızda satışa sunmuyoruz. Böylece yıllardır bebeveynin de bize olan güveni ile sektörün öncü firması olarak pazarda yer alıyoruz.
Soru
Kendi deneyiminizden yola çıkarak, start-up sahipleri açısından sektörden beklentileriniz nedir?
Cevap
Sıfırdan bir markayı hayata geçirmek ve bugünlere kadar gelebilmek elbette kolay bir süreç değildi ve bizler de herkesin karşılaşabileceği gibi olumsuzluklarla, engellerle karşılaştık. Ancak çıktığımız bu yolda karılaştığımız olumsuz durumlar, bizi demoralize etmekten ziyade sadece “daha iyi nasıl yapabilirim, neyi eksik yaptım?” sorularını çözümlemeye itti. Bu noktada zorlukları aşarak; büyüyebilmek, sesimizi duyurabilmek için özverili çabalarımızla kendimizi geliştirmeye çalıştık. Sonunda da gördük ki; bir işi neden istediğini biliyorsan, hedefine ulaşmak için canla başla çalışıyorsan ve en önemlisi yola iyi niyetle çıktıysan tüm zorluklara rağmen çok güzel noktalara gelinebiliyor.
- Bu sebeple girişimci ve yatırımcılar ne istediklerini çok iyi bilmeliler ve şeffaf rapor üretebilmeliler.
- Parasal kaynaktan ziyade, stratejik bilgi getirebilecek ortaklıkları ve yatırımları tercih etmeliler.
- Salt çok parası var diye bir yatırımcının şirket içine girmesi, büyük bir avantaj değildir. Bu durum sistemin mali gücünü çok yükseltebilir. Ancak mali gücün yükselmesi, ne yazık ki çok kaliteli bir yatırım cinsi değildir. Mali güçten önce; bilgi gücünün ve know-how’un sağladığı yatırımlara özen gösterilmelidir.
- Dolayısıyla tavsiyem, kişilerin işin içerisinden hiçbir zaman çıkmayacakmış gibi düşünerek hareket etmeleridir. Her zaman ileriye atılacak bir adım ve geliştirilecek bir alanın o girişim için elbet var olduğunu hatırlamak gerekir. Bu düşünce tarzı, işi sahiplenme kalitelerini arttırır ve onları sürekli yüksek motivasyonda tutar.
Soru
Sizin deneyiminiz ışığında, sizin sözlerinizle Start-up nedir?
Cevap
En genel haliyle ifade etmek gerekirse; belirli bir soruna çözüm bulabilmek amacı ile yola çıkılan bir “girişim” olup, sonucun başarılı veya başarısız olacağı net olmayan şirketlerdir. İlk olarak Amerika’da duyulan bu kavram ile iş dünyasında “girişimcilik” olarak sık sık karşılaşıyoruz. Bu girişimler, operasyonel süreçlerin en başında olup bir yandan nerede ve nasıl iş yapacaklarını düşünürken diğer yandan da işin başındayken de yatırım alabilmeyi hedeflerler. Girişimlerde başarısızlık olasılığının yüksek olması büyük risk taşısa da bu risk beraberinde büyük getiriler de kazandırabilir.
Soru
Bir start-up’ı değerlendirirken kriterleriniz nelerdir?
Cevap
Girişimciler, ürün veya hizmeti ortaya koyarken piyasada eksik olan veya yeniden şekillenmesi muhtemel alanlara yönelirler. Bu tarz alanlarda stratejik olarak doğru adımlar atıldığında girişimin uzun vadede başarı elde etmesi mümkün olabilir. Fakat bu doğru adımlar her zaman maddiyat ile ilişkilendirilmemelidir. Tam da bu noktada kurucusu olduğum ebebek’in benimsediği kıymetli felsefeyi sizlerle de paylaşmak isterim; biz başarımızı değerlendirirken sunduğumuz hizmetin yanında sağladığımız faydayı da göz önünde bulundururuz. Şöyle ki, ebebek olarak ticari faaliyetlerimize devam ederken emzirme alanında bilinç oluşturmak ve fayda sağlamak adına “bir damla bin fayda” söylemimiz ile emzirmenin önemini anlatmayı kendimize görev edindik. Özetle, belirli finansal ön görülerin yanı sıra en önemli kriter, girişimin ortaya koymak isteği faydaya odaklanmasıdır diyebiliriz.
Soru
Bir start-up’ın hızlı veya yavaş büyümesini etkileyen faktörler nelerdir?
Cevap
Girişimlerde başlangıç noktasının fikrin oluşum sürecine dayandığını söylemek doğru olacaktır. Eksik görülen bir alanda ortaya yeni bir fikir atılırken enine boyuna düşünülmeli. Sadece ulusal değil uluslararası alanlarda da ortaya konulmak istenen girişimin benzerleri detaylıca incelenmeli. Açıkçası, bunlar girişimin en önemli kısımlarını oluşturuyor diyebiliriz. Çünkü var olan ve olası rakiplerinizi tanımak, sizin piyasadaki konumuzu belirlemenize yardım eder. Böylece girişiminizin ne kadar büyüyebileceğini ön görürsünüz. Tabi ki süreç içerisindeki değişimlere de hızlıca ayak uydurulabilmek de büyüme hızını önemli ölçüde etkileyecektir. Yeniliklere açık olmamanın bugün teknoloji devi olarak bildiğimiz Nokia’nın bile sonunu getirdiğini hatırlayacak olursak şunu tekrar etmemiz faydalı olacaktır: ‘Girişimler veya şirketler aldıkları kararlar kadar almadıkları kararlardan da sorumludurlar.’
Soru
Sizce start-up’ı var eden fikir mi, ihtiyaç tarifi mi, sektördeki boşluk mu, yoksa doğru
yer doğru zaman denklemi mi?
Cevap
Girişimleri tek boyutlu düşünmenin çok da sağlıklı sonuçlar doğurmayacağı aşikar. O yüzden sorudaki tüm etkenler tek başına değil, bir bütünün parçaları olarak ele alınmalıdır. Böylece tüm etmenlerin kesişim noktası olan o alan yeni girişim fikirleri için bir maden değeri taşıyacaktır.
Aslına bakarsanız biz kendi hikayemizi cesaretli bir iş fikrinin hayata geçmesi olarak nitelendiriyoruz. Çünkü ebebek’in yola çıkışının ardında ihtiyaçlar kadar, belki de hiç kimsenin inanmadığı veya kuşkuyla yaklaştığı cesaretli bir yatırım ve girişimcilik öyküsü var. Öyle ki 90’ların sonunda, hemen herkesin alan adı almayı bile gereksiz masraf olarak gördüğü “internete güvenip kim alışveriş yapar ki?” sorusunun yaygın olduğu bir dönemde e-ticaretteki geleceği fark ederek, kişisel birikimlerimizi elden çıkararak bebek.com, e-bebek.com, gebelik.com alan adlarını satın aldık. O zamanlar internetten alışveriş yapma fikri bebeveynler arasında yavaş yavaş yayılıyordu ve söz konusu anne-bebek ürünleri olduğu için insanlar alışılmışın dışına çıkmak yerine fiziksel mağazalara giderek ürünleri deneyimlemek istiyorlardı. Biz ebebek olarak, böyle bir algının varlığına rağmen fikrimizden vazgeçmedik, arkasında durduk.
Soru
Fikir, girişim ve start-up arasındaki farkları tarif eder misiniz?
Cevap
Bu üçü arasındaki farkı anlatmak için zaman, boyut ve orijinallik kavramlarından bahsetmek doğru olacaktır. Şöyle ki, günlük hayatta ufak tefek birçok sorunla karşılarız ve bunları anlık fikirler ile kısa zaman içinde çözümleyebiliriz. Bu noktada fikrinizin orijinal olup olmadığı önem taşımaz çünkü önemli olan sorunu çözüp “o anı” kurtarmaktır. Tabi ki bazı fikirler ise aniden oluşmadığı gibi bir anda da yok olmaz. İnsanın uzun süre aklını kurcalar ve onu aksiyon almaya zorlar. Klasik bir örnek verecek olursak, kendi işinizin patronu olmak için mesela bir kahve dükkânı açma fikriniz var ve gerekli sermayeyi tamamladıktan sonra bu fikri hayata geçiriyorsunuz. İşte bu noktada fikriniz kendi girişimini oluşturmuş oluyor. Fakat start-up söz konusu olduğunda fikir ve girişim kavramlarının aksine orijinallik de büyük önem taşıyor. Yine klasik kahve dükkânı örneğimizden gidecek olursak dükkân açmak bir girişimdir fakat start-up değeri taşımaz çünkü daha önce defalarca denenmiş bir yoldur. Start-up için Amazon’un yaptığı gibi piyasada olmayan bir ürün veya hizmeti kullanıcılara sunmalısınız. Buna ek olarak büyüme beklentisi de start-uplar için ayırıcı bir özelliktir. Şöyle ki Amazon 2004 senesinde kurulmasına rağmen şu an Dünya’nın en büyük 10 firması
içerisinde yer alıyor. İşte bu tarz ani büyümeler start-uplar için önemli bir hedeftir.
Soru
Start-up’ı sürdürülebilir kılacak unsurlar nelerdir?
Cevap
Start-up’lar yüksek risk taşıyan unsurlardır. Bu risklerden biri de hızlı gelişmenin yanı sıra hızlı bir çökme süreci yaşamasıdır. Çoğu girişimin yüksek başarılar elde etmesine rağmen piyasadan bir anda silinmesi ne yazık ki artık alışık olduğumuz bir durum haline dönüştü. Ne de olsa bir girişimi sıfırdan başlatmak oldukça zor ve kritik. Dolasıyla bu süreci başarıyla yönetebilmek ve start-upımızı sürdürülebilir kılmak için yeterli bilgi ve öngörüye sahip olmak, tüketici beklentilerini incelemek, rekabetçi hareketleri düzenli takip etmek, ekibimizle aynı hedefe aynı tutku ile odaklanmak ve tabi ki bütçe yönetimini en doğru şekilde yapıyor olabilmek gibi unsurlardan bahsedebiliriz.
Soru
Türkiye’den bir Unicorn çıkardık ama henüz ekosistem olarak kurumsallaşamadı,
eksik olan nedir?
Cevap
Türkiye’nin elinde bulundurduğu potansiyele oranla çıkardığı Unicornlar ile birçok ülkenin gerisinde kaldığını söyleyebiliriz. Fakat benim şahsi düşüncem ülkemizin ekonomik ölçeğine oranla bu kadar hızlı büyüyen organizasyonlar yeteri kadar olgunlaşma dönemi yaşamadan ilerlediler. Geçmişlerinde bir sistem birikimi olmayınca geldikleri seviyeyi içselleştiremiyorlar.
Bunun en önemli nedeni “yatırım almak” denilen Amerikan Kapitalist yaklaşımı yani; hızlı büyü, yeter ki büyü ve pazarı darmadağın et, güçsüzler elensin en çok müşteri senin olsun yaklaşımı! Hatta biz şu kadar para yakıyoruz diye durumlarını özetliyorlar. İnsan alın teri ile kazandığı parayı yakar mı? Ancak para başkasının olunca yakması kolay oluyor sanırım. Bu yüzden zaman zaman bana danışmaya gelen yeni girişimcilere aman yatırım almaktan uzak durun, kendinize ortak bulun diye tavsiyeler veriyorum. Bu anlayışa paralel olarak start-upların büyüme hedeflerinde maliyetlerin de kontrolde tutulması gerektiğini de ekleyebiliriz. Elde edilen karın artması için elbet giderlerin de arttırılması gerekecektir. Karlılık oranının getirdiği büyüme hızına kapılıp maliyet kontrolü yapılmaması uzun vadede girişimler için büyük sıkıntılar doğurabilir. Bunu önlemek için istikrarlı bir şirket planı yapıp bu plana sadık kalınması çok önemlidir. Bir girişimcinin iletme planlarını belirlenmesi ve bu planlardan sapmadan ilerlemesi, bizlere girişimcinin işini gönülden yaptığını da gösterdiğini söyleyebiliriz.
Soru
Start-up dünyası e-ticaret furyasına kapılmışken, pandemi bunun iyice hızlanmasını sağladı. Önümüzdeki dönem için kıtlık dönemi deniyor. Yeni bir furya var mı öngördüğünüz? Nereye doğru gidiyoruz? Sırada ne var? What’s Next?
Cevap
Pandemi tüm Dünya’yı derinden sarsan bir kriz gibi görünse de yeni girişim fikirleri için bir fırsat ortamı oluşturdu diyebiliriz. Pandeminin getireceklerini önden sezinleyerek girişimlerini bu yöne çevirenler krizi fırsata dönüştüren kesim oldular. Pandemi ile gördük ki yıllardır alışık olduğumuz düzen bir anda yerle bir olabiliyor. Bu da bize artık değişimin kaçınılmaz olduğunu ve değişime ne kadar hızlı ayak uydurabilirsek o kadar güçlü olabileceğimizi gösterdi. Önümüzdeki 5 yıl veya 10 yıl hiç fark etmeksizin artık bildiğimiz tek bir gerçek var ki yeniliklere en hızlı uyum sağlayan girişimler uzun süreler ayakta kalabilecekler.