22. Sayı / 5. Kısım
TURİZMİN ENGEBELİ YOLLARI
Yazan: Hakan Çokgezen
Hayal edin...
Her şeyin birbiri ile kusursuz uyumda olduğu bir coğrafya hayal edin.
4 mevsimi aynı anda yaşayabileceğiniz, dünyanın tamamında görebileceğiniz doğal güzelliklerin tek bir alanda toplandığı bir yer olsun.
Üstüne üstlük insanlık tarihinin bütün evrelerindeki medeniyetlerinin yaşadığı, tarihin en önemli olaylarının çok büyük bir kısmının yaşandığı bir coğrafya olsun.
Bereketli toprakları yüzünden harika bir gastronomisinin olduğunu düşünün.
Kültürün lezzet ile tarihin coğrafya ile harmanladığı bir ülke.
Dünyadaki turizmciler bunu her hayal etmeye kalktığında, tek bir cevaba ulaşıyorlar; TÜRKİYE
Bizler de bunun farkındayız. Bu farkındalık bize ve ülkeye nasıl yansıyor gelin ona bir bakalım.
Türkiye’de turizm, daha öncesinde çeşitli denemeler olsa da ancak 1980’li yıllardan sonra bir devlet politikası haline gelmiştir. 1972 yılında yürürlüğe giren ve turizmin önünü açan en önemli icraat olarak kabul edilen Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanunu, 1982 yılında kabul edilen Turizm Teşvik Kanunu ile turizmi bir sektör haline getirmiştir. Kabul edilen bu kanunlar ile hem turistik işletmelerin belirli bir düzen alması sağlanmış hem de ülkemizde tarihsel anlamda kitlesel turizmin gelişim süreci başlatılmıştır. Turizmi teşvik kanunları ile belirli bölgelerin kalkınması sağlanmış. Ayrıca vergi indirimleri ve çeşitli muafiyetleri ile sermaye sahiplerinin sektöre girişi sağlanmaya çalışılmıştır.
Tüm bu gelişmeler ışığında, 1980’lerde benimsenen dışa açık ekonomi anlayışı ve uygulanan dışa açılma politikaları ile turizm sektörünün gelişim göstermesi için çıkarılan kanunlar, gerçekçi ve başarıdan uzak olsa da, 1980’li yılların sonunda turist sayısı beş kat turizm gelirleri ise on kat artmıştır. Bu rakamlara ulaşılmasında belirleyici olan turizmcilerin bireysel çalışmalarıdır.
1990’lı yıllarda ise daha gerçekçi yaklaşımlarla kalkınma planlarında yer verilen yatırımların teşviki ve kitle turizminin geliştirilmesine yönelik politikalar doğrultusunda yapılan çalışmalar turizm gelirlerinin yaklaşık 2,5 kat artış göstermesini sağlamıştır. On yılı kapsayan bu artışın 1980’li yıllara göre daha düşük gerçekleşmesinin nedenleri arasında ulusal ve bölgesel felaketlerin yaşandığı 1991 ve 1999 yıllarında gerçekleşen büyük gelir azalışları gösterilmektedir. 1990’ların sonu ve 2000’lerin başında gelen turist sayısının arttırılması ve kitle turizminin öne çıkarılması gibi politikalar doğrultusunda Her Şey Dâhil pansiyon modeli uygulanmaya başlanmış, bu model Rusya Federasyonu ve Avrupa’dan gelen turistlerin yoğun talebi doğrultusunda en küçük konaklama tesislerine kadar nüfuz etmiştir.
Aynı dönemde, özellikle 1990’lı yılların başından itibaren dünyada ve Türkiye’de yaşanan ekonomik krizler, 1. ve 2. Körfez savaşları gibi gelişmeler, turist sayısında ciddi anlamda düşüşe, buna bağlı olarak da ekonomik anlamda bir çöküş yaşanmasına sebep olmuştur. Bu durum turizm paydaşlarının rotayı yerli turiste çevirmesine yol açmıştır. Ülke turizm politikalarında hem devlet hem de özel sektörün turizm ve turist kavramlarının açılımlarında o güne kadar yer bulmayan İç Pazar kavramı özellikle bu iki savaş sonrasında büyük oranda ülke turizminin sürdürebilir olmasını sağlamış, can suyu olmuş ve hala olmaya devam etmektedir.
1990’ları da kapsayan ve günümüze kadar gelen süreçte 5 yıllık turizm kalkınma planları sürekli olarak güncellenmiş, 11. Kalkınma planına kadar gelinmiştir;
- Tesis ve yatak sayılarının arttırılması,
- Alternatif turizm çeşitliliğine kavuşturulması,
- Ülke imajının düzeltilmesi için gerekli çalışmaların yapılması,
- Türkiye’nin sadece deniz kum güneş ülkesi olmadığının anlatılması,
- Temel kaynak pazarımız olan ülkelerdeki önemli şehirlerden ülkemizdeki turistik cazibesi yüksek bölgelere uçuş sefer sayısının arttırılması,
- Ar-Ge çalışmalarına önem verilmesi,
Tanıtıma ağırlık verilmesi gibi konular üzerinden sürekli olarak gelişmeye yönelik çalışmalar yapılırken, günün sonunda geldiğimiz noktada, elindeki potansiyelin karşılığını bir türlü alamayan bir ülke durumuna geldik. Bu tespite itiraz edenler olacaktır, ben de değerlendirmeleri kişi sayısı üzerinden değil ekonomik olarak yapmak gerektiğini söylemek durumundayım.
Gelin TÜRSAB verilerine göre yıllara göre turizm gelirlerine bakalım.
TURİZM GELİRİ, ORTALAMA HARCAMANIN YILLARA GÖRE DAĞILIMI, TURİZM GELİRLERİNİN GSYİH İÇİNDEKİ PAYI |
||||
YILLAR |
TURİZM GELİRİ |
ORTALAMA HARCAMA |
TURİZM GELİRİNİN GSYİH İÇİNDEKİ PAYI (%) |
|
(1000 $) |
($) |
|||
2003 |
13 854 866 |
850 |
4.4 |
|
2004 |
17 076 607 |
843 |
4.2 |
|
2005 |
20 322 111 |
842 |
4.1 |
|
2006 |
18 593 951 |
803 |
3.4 |
|
2007 |
20 942 500 |
770 |
3.1 |
|
2008 |
25 415 067 |
820 |
3.3 |
|
2009 |
25 064 482 |
783 |
3.9 |
|
2010 |
24 930 997 |
755 |
3.2 |
|
2011 |
28 115 692 |
778 |
3.4 |
|
2012 |
29 689 249 |
814 |
3.7 |
|
2013 |
33 073 502 |
843 |
4 |
|
2014 |
35 137 949 |
848 |
4.3 |
|
2015 |
32 492 212 |
781 |
3.7 |
|
2016 |
22 839 468 |
728 |
2.6 |
|
2017 |
27 044 542 |
700 |
3.1 |
|
2018 |
30 545 924 |
669 |
3.8 |
|
2019 |
38 930 474 |
751 |
5.1 |
|
2020 |
14 817 273 |
936 |
2 |
|
2021 |
30 173 587 |
1028 |
3.7 |
|
2022 |
46 284 907 |
901 |
5.1 |
Bir de aynı verilerin İhracat ve İthalatta katkısına bakalım.
TURİZM GELİRLERİNİN İHRACAT GELİRLERİ VE TURİZM GİDERLERİNİN İTHALAT GİDERLERİ ORANI |
||||||||
(1969 - 2022) |
||||||||
(Milyon $) |
||||||||
YILLAR |
İHRACAT RAKAMLARI |
TURİZM GELİRLERİ |
TURİZM GELİRLERİNİN İHRACATA ORANI (%) |
İTHALAT GİDERLERİ |
TURİZM GİDERLERİ |
TURİZM GİDERLERİNİN İTHALATA ORANI (%) |
||
1969 |
537.0 |
36.6 |
6.8 |
801.0 |
42.2 |
5.3 |
||
1970 |
588.0 |
51.6 |
8.8 |
948.0 |
47.7 |
5.0 |
||
1971 |
677.0 |
62.9 |
9.3 |
1.171.0 |
42.2 |
3.6 |
||
1972 |
835.0 |
103.7 |
12.4 |
1.563.0 |
59.3 |
3.8 |
||
1973 |
1.317.1 |
171.5 |
13.0 |
2.086.0 |
93.0 |
4.5 |
||
1974 |
1.532.2 |
193.7 |
12.6 |
3.777.6 |
151.8 |
4.0 |
||
1975 |
1.401.1 |
200.9 |
14.3 |
4.738.7 |
155.0 |
3.3 |
||
1976 |
1.960.0 |
180.5 |
9.2 |
5.128.0 |
207.9 |
4.1 |
||
1977 |
1.753.0 |
204.9 |
11.7 |
5.796.3 |
268.5 |
4.6 |
||
1978 |
2.288.0 |
230.4 |
10.1 |
4.599.0 |
102.5 |
2.2 |
||
1979 |
2.261.2 |
280.7 |
12.4 |
5.069.4 |
95.1 |
1.9 |
||
1980 |
2.910.1 |
326.7 |
11.2 |
7.909.4 |
114.7 |
1.5 |
||
1981 |
4.702.9 |
381.3 |
8.1 |
8.933.4 |
103.3 |
1.2 |
||
1982 |
5.746.0 |
370.3 |
6.4 |
8.842.7 |
108.9 |
1.2 |
||
1983 |
5.727.8 |
411.1 |
7.2 |
9.235.0 |
127.3 |
1.4 |
||
1984 |
7.133.6 |
840.0 |
11.8 |
10.756.9 |
276.8 |
2.6 |
||
1985 |
7.958.0 |
1.482.0 |
18.6 |
11.343.4 |
323.6 |
2.9 |
||
1986 |
7.456.7 |
1.215.0 |
16.3 |
11.104.8 |
313.6 |
2.8 |
||
1987 |
10.190.0 |
1.721.1 |
16.9 |
14.158.0 |
447.7 |
3.2 |
||
1988 |
11.662.0 |
2.355.3 |
20.2 |
14.335.4 |
358.0 |
2.5 |
||
1989 |
11.624.7 |
2.556.5 |
22.0 |
15.792.1 |
565.0 |
3.6 |
||
1990 |
12.959.3 |
3.225.0 |
24.9 |
22.302.1 |
520.0 |
2.3 |
||
1991 |
13.593.5 |
2.654.0 |
19.5 |
21.047.0 |
592.0 |
2.8 |
||
1992 |
14.714.6 |
3.639.0 |
24.7 |
22.871.1 |
776.0 |
3.4 |
||
1993 |
15.345.1 |
3.959.0 |
25.8 |
29.428.4 |
934.0 |
3.2 |
||
1994 |
18.105.9 |
4.321.0 |
23.9 |
23.270.0 |
866.0 |
3.7 |
||
1995 |
21.637.0 |
4.957.0 |
22.9 |
35.709.0 |
912.0 |
2.6 |
||
1996 |
23.225.5 |
5.962.1 |
25.7 |
43.626.6 |
1.265.0 |
2.9 |
||
1997 |
26.261.1 |
8.088.5 |
30.8 |
48.558.7 |
1.716.0 |
3.5 |
||
1998 |
26.974.0 |
7.808.9 |
28.9 |
45.921.4 |
1.753.9 |
3.8 |
||
1999 |
26.587.2 |
5.203.0 |
19.6 |
40.671.3 |
1.471.0 |
3.6 |
||
2000 |
27.774.9 |
7.636.0 |
27.5 |
54.502.8 |
1.711.0 |
3.1 |
||
2001 |
31.334.2 |
10.450.7 |
33.4 |
41.399.1 |
1.738.0 |
4.2 |
||
2002 |
36.059.1 |
12.420.5 |
34.4 |
51.553.8 |
1.880.0 |
3.6 |
||
2003 |
47.252.8 |
13.854.9 |
29.3 |
69.339.7 |
2.424.8 |
3.5 |
||
2004 |
63.167.0 |
17.076.6 |
27.0 |
97.539.8 |
2.954.5 |
3.0 |
||
2005 |
73.476.4 |
20.322.1 |
27.7 |
116.774.2 |
3.394.6 |
2.9 |
||
2006 |
85.534.7 |
18.594.0 |
21.7 |
139.576.2 |
3.270.9 |
2.3 |
||
2007 |
107.271.8 |
20.942.5 |
19.5 |
170.062.7 |
4.043.3 |
2.4 |
||
2008 |
132.027.2 |
25.415.1 |
19.2 |
201.963.6 |
4.266.2 |
2.1 |
||
2009 |
102.142.6 |
25.064.5 |
24.5 |
140.928.4 |
5.090.4 |
3.6 |
||
2010 |
113.883.2 |
24.931.0 |
21.9 |
185.544.3 |
5.874.5 |
3.2 |
||
2011 |
134.906.9 |
28.115.7 |
20.8 |
240.841.7 |
5.531.5 |
2.3 |
||
2012 |
152.478.5 |
29.351.4 |
19.2 |
236.545.1 |
4.593.4 |
1.9 |
||
2013 |
161.480.9 |
33.073.5 |
20.5 |
260.822.8 |
5.253.5 |
2.0 |
||
2014 |
166.504.8 |
35.137.9 |
21.1 |
251.142.4 |
5.470.4 |
2.2 |
||
2015 |
150.982.1 |
32.492.2 |
21.5 |
213.619.2 |
5.698.4 |
2.7 |
||
2016 |
149.246.9 |
22.839.4 |
15.3 |
202.189.2 |
5.049.7 |
2.5 |
||
2017 |
164.494.6 |
27.044.5 |
16.4 |
238.715.1 |
5.137.2 |
2.2 |
||
2018 |
177.168.7 |
30.545.9 |
17.2 |
231.152.4 |
4.896.3 |
2.1 |
||
2019 |
180.832.7 |
38.930.4 |
21.5 |
210.345.2 |
4.403.6 |
2.1 |
||
2020 |
169.637.7 |
14.817.2 |
8.7 |
219.516.8 |
1.104.5 |
0.5 |
||
2021 |
225.214.4 |
30.173.5 |
13.4 |
271.425.5 |
1.851.9 |
0.7 |
||
2022 |
254.191.5 |
46.284.9 |
18.2 |
363.710.5 |
4.276.5 |
1.2 |
Peki turizmde son dönem yaşanan sorunların sebebi nedir? Sondan başa doğru gelelim;
2023 Şubat ayında yaşanılan, yüzyılın felaketi olarak adlandırılan deprem, turizm potansiyelini çok ciddi anlamda etkiledi. Doğru imaj çalışmaları yapılmadığı için, deprem bölgesi dışında kalan ülkenin diğer bölgeleri de bu durumdan etkilendi. Pandemi, bütün dünya ekonomilerini derinden sarsarken en büyük darbeyi evlerinden dışarı çıkamayan ve seyahat özgürlükleri 2 yıl boyunca kısıtlanan dünya halkları yedi. Turizm gelirlerinin bu kadar düşük olmasında bu durum, sebep sonuç ilişkisinde elbette ilk sırada yer almakta.
Fakat bizde daha ilginç bir durum söz konusu. Pandemi sonrası gelen turist sayısında ciddi bir artış ile pandemi öncesi dönemi sayılarını bile aşmış olsak da gelirler noktasında rakiplerimize göre ciddi bir düşüş var. Tüm dış etkenlere rağmen sektörü ayakta tutmak için yapılan çalışmalar, sonuç vermiyor. Bu çıkmazın sebebi ise bugün bütün turizmcilerin kabul ettiği şu gerçek:
Şu anda Türkiye, otelden dışarı çıkmayan, gezmeyen, para harcamayan turistlerin tercih ettiği, sonrasında pax sayısı ve sürüm uğruna çok düşük rakamlara pazarlanan bir ülkeye dönüşmüş otellerin ülkesi durumda. Ülkeye turist gelsin de nasıl gelirse gelsin mantığı yüzünden, kaliteli turisti kaybettik.
- Bugün yapılan en büyük hatalardan biri, bir bölgeyi turizme açarken bölgenin niteliğinin ne olacağına ve turisti nasıl karşılayacağına dair bir değerlendirmenin olmaması. Her bölge hem kültür, hem gastronomi, hem doğa, hem deniz- kum-güneş şeklinde değerlendirilemez.
- 1980’lerde Anadolu turları yapan Amerikalı, Avrupalı turistleri mumla arıyoruz. Her şey dahil sistemi ile önce gezen turisti otellere soktuk ve otelden dışarı çıkartmadık. Ülkeye gelen her turisti potansiyel kazıklanacak insan olarak gördük. Her gittikleri yerde, bulduğumuz her şeyi, sanki bir daha gelmeyecekmişler gibi, saçma sapan rakamlara satmaya çalıştık. Sattık da ve bir daha gelmediler. Tekrar gelenlerse satın aldıkları restoranları ve mağazalara bir daha uğramadılar. Sürdürülebilir turizm diyoruz ama maalesef turizmin bileşenlerinin hiç birisi kendi yaşamını sürdüremiyor. Ülke ekonomisinde doğru gitmeyen her bir öğe, turizme de yansıdı. Otel, acente, taşımacı ya da herhangi bir turizm emekçisinin hiç birisinin ayrıcalıklı bir alanı olmadı. Pandemi döneminde bütün sektörler hak ettikleri yardımları alırken, turizmciler hiçbir destek alamadılar. İster coğrafi felaketler, ister terör olayları, ister pandemi olsun, turizm açısından kamunun ya da özel sektörün hiçbir zaman bir B planı olmadı.
- Önce yabancıyı ayrıştırdık. Avrupalı gelmezse Ruslar gelir dedik, sadece Ruslara yüklendik. Koskoca Akdeniz bölgesinin kaderini ve fiyatlarını Ruslara teslim ettik. Ruslarla kriz yaşayınca Ukraynalılar gelir dedik. O da olmazsa Araplara bel bağlarız dedik. Gelen gideni mumla arattı.
- Belki güneye turisti geceleme olarak getiriyoruz, fakat fiyat konusunda rakiplerimizden oldukça gerideyiz. Kaliteyi ucuza satıyoruz diye övünürken, bugün kalitesizlikten ve değişken fiyat politikaları yüzünden pahalı ülke konumuna geldik. 2023’e geldiğimizde, depremin dışında, turistler pahalı ülke olduğumuz gerçeği yüzünden de gelmiyor.
- İç pazarı hep kurtarıcı olarak gördük. Ucuza tatil kavramı diye bir şey uydurup tatili ucuza satacağız diye her türlü usulsüz rekabetin, kaçağın ve dolandırıcılığın içine girdik. Bugün İstanbul’dan otobüsle 3 günde Güneydoğu turu yapan, Gaziantep’ten Batum’a günübirlik tur yapan firmalar var.
- Kültürü ve doğayı pazarlamamız lazımken, yıllar boyu plaj ve resort otel pazarladık. Bugün ülke tanıtıma yüz milyonlarca dolar öderken rakiplerimiz, nokta atışlarıyla çok daha az maliyetlerle tanıtım yapıp, destinasyonlarını getirmesi gereken kadar sayıda turiste pazarlıyor. Biz ise destinasyonların özgün özelliklerini pazarlamak yerine, destinasyondan bağımsız, tesis kalitesini pazarlıyoruz. Turizm reklamı ile inşaat projesi reklamı arasında bir yere sıkıştık.
Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü, 2020 yılında 1.300 dolar düzeyinde olan uluslararası seyahatlerde kişi başı ortalama harcamanın 1.500 dolar seviyesine yükseldiğini açıkladı.
Yaşanan bu artış; tatil sürelerinin uzamasının yanı sıra ulaşım ve konaklama maliyetlerindeki artıştan kaynaklandı (Kaynak: TÜRSAB). TÜİK verilerine göre ise Türkiye’de bu rakam 2023 yılı ilk 6 ayında 980 dolar civarında seyrediyor. Aradaki bu fark bile ülke turizminin sürdürebilir olması noktasında koca bir soru işareti oluşturuyor.
Gerçekleri görmek lazım, bugün turizmci mutlu değil. Turizm çatısı altında yaklaşık 50’den fazla sektör bulunmakta ve bunların hepsi bu olumsuz tablodan etkilenmekte. Nitelikli personeli biz kendimiz yetiştiriyoruz, sonra düzensiz ve dengesiz politikalar nedeniyle başka sektörlere haklı kaçışlarını engelleyemiyoruz. Bölgelerde bir şeyleri fiziki olarak iyileştirmeye çalışırken, turizm profesyonellerinden yardım almadan tanıtım pazarlama yapmaya çalışıyoruz. Bugün kalkınma ajansları ya da valilikler ya da yerel belediyeler ellerinden geldiği kadarı ile kendi bölgelerindeki eksikleri gidermeye, olanakları geliştirmeye çalışıyor. Fakat turizmciler bu çalışmaların en son aşamasında sürece dahil ediliyor. “Biz bunları yaptık, şimdi siz de turist getirin” deniyor. Stratejisine müdahil olmadığımız bir sürecin en sonunda, hadi bu işi de siz çözün demenin sonuçlarını tahmin edersiniz.
Turizm siyaset üstü bir organizasyondur. Yanlışlar dile getirildiğinde ya da eleştiri yapıldığında turizmciler buraya girmesin kardeşim, biz turisti kendimiz getiririz diyen çok insan, çok kurum gördük. Hiçbirisinin sonucu uzun vadeli başarı olmuyor maalesef. Turizmin en önemli kurumları arasında anlaşmazlıklar ve kavgalar mevcut. Bu kurumların hepsi ilk fırsatta birbirlerinin yaptığı projeleri baltalamak için çalışıyor ve turizm bileşenleri ortak masanın etrafında toplanamıyor. Sürdürebilir olmak sadece bir kelimeden ibaret maalesef ve içini dolduramıyoruz.
Bu ülke turizmi sadece deniz-kum-güneşten ibaret değil tarihi, kültürü, doğası gastronomisi var dedikten hemen sonra, filmi başa sarıp kurtuluşu denizde ve kumda görüyoruz. Turizm bölgeleri oluşturmak için yola çıkıyor ama halkı turizm konusunda eğitmiyoruz. Bunlar inatla yapılmıyor. Birkaç sene sonra ise milyonlarca lira para harcanarak yapılmış harabe tesisler kalıyor geriye. Bırakın halkı ne turizmciyi ne de herhangi bir bileşenini eğitebiliyoruz.
Uzun yıllar önce iç pazarda kim kaç otobüsle kaç kişi taşımış tartışmaları yapılırdı. En yüksek sayıya ulaşanlar başarılı kabul edilirdi. Herkesin atladığı şey, olması gerekenin sayı değil nitelikli ve kaliteli turist götürmek olduğuydu. Bugün o hesabı yapan firmalardan bir tanesi bile kalmadı. Turizmden elde edilen gelirin gerçek durumu bu işte. Biz hala çok turisti çok para olarak görmekteyiz. Kimse işin operasyonel kısmını ve giderleri görmüyor.
Turizmin bileşenlerinin birbiri ile küs olmadığı, turizmin ülkenin ortak menfaati olduğu konusunda hemfikir olduğumuz gün, zaten ortak bir amaç için yürümeye başlarız.
Harika bir ülkede yaşıyoruz. Nefis tesislerimiz var insanların birkaç ülkeyi dolaşırken görebilecekleri çok şeyi tek bir bölgede bile bulabiliyoruz. İnsanlık tarihinin ve medeniyetlerin abartısız beşiği bir coğrafya burası. Bereketli toprakların ürünlerinden harika yemekler yapıp bunu dünyaya sunabiliyoruz. Bu ülkenin dağları, ormanları, nehirleri kimsede yok, inanın. Sadece yapmamız gereken tek şey kendimizi sürekli olarak geliştirmek ve kendi hakkımız olanı kendimize vermek.
Gün gelir kafamızı kaldırır ve nerede yaşadığımızın farkına varırsak, sadece turizm değil her sektörde bu ülkenin coğrafyasının, tarihinin, kültürünün kusursuz uyumuna ayak uydurabiliriz. Başkalarını kandırdığımızı düşünürken kendimizi kandırmayalım yeter ki!
Kaynakça:
- https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1355814
- https://www.tursab.org.tr/turkiye-turizm-istatistikleri
- http://nek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/ET000664.pdf
Hakan Çokgezen
Gezgin -Turizmci -Fotoğrafçı
1975 yılında İstanbul'da doğdu.
Soyadının hakkını verebilmek adına turizm ile uğraşmaya başladı. Bu sektörde kendine en uyan mesleği rehberlik olarak tanımladı ve yıllarca Türkiye'yi, kendi tabiri ile, güzel insanlarla beraber gezdi.
Fotoğraf, rehberlikten sonra en keyif aldığı hobisi ve bu hobisi zaman içerisinde işi haline de geldi.
Birbirini tamamlayan iki alanda keyifle çalışmaya devam ediyor. Sokaklarda ve seyahatlerde başlayan serüveni Proje ve Belgesel Fotoğrafçılığı olarak devam ediyor. Bunun yanı sıra kendi şirketi Çokgezen Travel Agency bünyesinde Türkiye ve dünya üzerinde butik tarih, doğa ve gastronomi turlarına devam etmekte.
“En iyi fotoğrafı hiçbir zaman çekemeyecek olmanın verdiği haz ve tutku ile gezmeye ve fotoğraf çekmeye devam ediyor.”