24. Sayı / 2. Kısım
YERELDE YANKILANAN DEĞİŞİM:
SEÇİMLERE POSTMODERN BİR BAKIŞ
BİR GARİP YEREL SEÇİM YORUMU…
Prof. Dr. Yavuz Odabaşı yazdı.
Türkiye, demokratik bir maratonun sonuna ulaştı; zorlu bir seçim süreci tamamlandı. Artık, yaşadıklarımızı ve elde ettiğimiz sonuçları derinlemesine incelemenin, farklı perspektiflerden analiz etmenin ve yeni vizyonlar ile öneriler geliştirmenin tam sırası.
Postmodern bir analize göre, sabit ve değişmez kabul edilen siyasi eğilimlerdeki hafif çatlamalar, bize toplumsal yapımızın aslında ne kadar dinamik olduğunu gösteriyor.
NE OLDU, NEDEN OLDU?
Neo-liberalizmin dalgaları, 1980'den beri Türkiye'nin toplumsal ve siyasi dokusunu dönüştürmekte. 12 Eylül ve ANAP'ın reformlarıyla, kentleşen ve genişleyen orta sınıf bu yeni düzenin kalıplarını içselleştirdi, bu da politikadan kültüre tüm yapıları derinden etkiledi. Bu uygulamanın hayatlarımıza olan bugünkü yansımaları ve etkileri, siyaset, kültür gibi tüm yapıları yıkıp bozarak, ülke insanını dönüştürdü, değerlerini değiştirdi, kültürümüzü kendi dinamikleri ve parametrelerine benzetti.
ANAP iktidarı ile başlayan, 28 Şubat postmodern askeri darbesi ile süren, postmodern bir başkaldırı olan Gezi olayları ile sivil nitelik kazanarak tüm ülkeye yayılan tepkiler bir değişimin işaret fişeği olarak görülebilir. 31 Mart yerel seçimleri postmodern bir siyasal dönüşüm olarak tarihe geçecek gibi görünüyor. Bu gelişmede, 2010 yılında CHP’de Sayın Kılıçdaroğlu’nun gerçekleştirmeye çalıştığı “Siyasal İnovasyon” çalışmalarının büyük payı olduğu şüphesiz. 2019 yılında ve nihayetinde 2023 yılındaki seçimde kazanılan ivme yeterli olmayınca son yerel seçimlerdeki gelişmeler, CHP'nin yenilikçi çabalarının ve lider değişiminin, köklü bir siyasal yenilenmeye doğru ivme kazandığını gösteriyor.
Millet İttifakı'nın temellerinde yatan postmodern düşünce yapısı, pratikte liderlerin katı modernist zihinsel yapıları ile uyumsuzluk yaratmış ve bu durum ittifakın beklenen başarıyı elde edememesine sebep olmuştur. Teorik önerilerin pratik hayata geçirilememesi, altı liderin de oy kaybetmesine ve lider değişikliklerinin başlamasına yol açmıştır.
Günümüz siyasetinde, ideolojik partilerin siyaseti bireysel adayların yarışına dönüşmüş ve bu durum, parti politikalarından çok kişisel başarıların ön plana çıkmasına neden olmuştur. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), geçmiş seçimlerdeki hatalarından ders alarak sanal ilgiyi gerçek destek ve tercihe çevirebilmeyi başarmıştır. 'Türkiye İttifakı' sayesinde odaklanan tabanın yerel organizasyonlarla uyum içinde iş birliği yapabilmesi teoride doğru bir yaklaşımdı ve 'Altılı Masa'nın düştüğü hatalara düşmeden bu stratejiyi pratiğe dökmeyi başarmıştır. Seçim kampanyalarında parti ismi ve logosunun sıklıkla bilinçli olarak kullanılmaması bunun bir göstergesidir. Adayların kişisel özelliklerinin ve kimliklerin bir araya getirilme becerisinin öne çıkarılmasının başarısı, bu projenin parti siyasetinden daha etkili olduğunun bir kanıtıdır.
Parti bürokrasisinin hiyerarşik yapısı ve keskin ideolojik çizgiler yerine, çeşitlilik ve kapsayıcılığa dayalı, doğrudan seçmenle kurulan yatay ilişkilerin başarısı gözler önüne serildi. Bu yeni "Temas Kültürü", rahatsızlıkları yansıtan tepkiler kadar çözüm önerilerini de seçmenlere ulaştırmanın etkili bir yolu haline geldi. Hem geleneksel hem dijital medya aracılığıyla kucaklayıcı bir pazarlama iletişimi, duygusal bağın ve sevginin aktarımında önemli bir rol oynadı.
“Milleti İttifakı” içinde, son seçimden sonra kendini sorgulayan ve lider dahil, yaşlı kadrolarını değiştirebilen sadece CHP oldu. Cumhuriyet Halk Partisi, seçimleri bir özeleştiri fırsatı olarak görüp, yenilenen kadrolarıyla dikkat çekti. “Yaşam tarz”larının çatıştığı siyaset yerine, “yaşam tarzlarını ve laikliği birlikte kucaklayan”, her kesimi ve kimliği kapsayıcı bir yaklaşımla bağ kuran, duygusal bağları güçlendiren karizmatik liderler ön plana çıktı. CHP'li belediye başkanlarının dua ederek ve Kuran’a el basarak göreve başlama ritüelleri, İmamoğlu'nun masa düzeninde Nutuk ve Kuran’ın aynı anda yer alması, tüm bunlar, fikir babası Sayın Kılıçdaroğlu olsa da pratiğe dökenin yeni yönetim olduğu, her biri farklı kimlik ve özellikler barındıran 'üç liderli, üç merkezli' bir parti yapısının işaretleridir.
Oluşan durum, CHP'nin ideolojik temellerden ziyade 'durumsal' başarılar elde ettiğini gösteriyor. Partinin tarihi kimliği veya sol ve muhafazakar ideolojilerin baskınlığından bağımsız olarak, CHP'nin başarısı daha çok güncel ihtiyaçlara ve toplumun dönüşen yapısına duyarlı bir yaklaşım sergilemesinden kaynaklanıyor.
Muhalefetin kazanımında, 'Sandık Küskünlüğü' nedeniyle oy kullanmaktan kaçınan 15 milyon seçmenin tutumu belirleyici oldu. Bazıları evde kalmayı tercih ederken, bazıları geçersiz oy kullanmayı, bazıları ise muhalefet partilerine yönelmeyi seçti. Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) oylarındaki artış, özellikle İYİ Partiye verilmiş ancak daha sonra CHP'ye dönen seküler oyların geri kazanılmasında etkili oldu. Ekonomik refah kaybına duyulan tepki, emekliler ve aileleri arasında muhalefete olan eğilimi güçlendiren bir diğer faktör olarak öne çıktı. Mevcut konfor alanlarını kaybetme korkusu, seçmen davranışlarında belirgin bir değişim yaratırken, politik tercihlerde yeni bir döneme işaret etti.
ÜÇ TÜRKİYE METAFORU
“Üç Türkiye Metaforu" kavramı, Zülfü Livaneli'nin de işaret ettiği gibi, ülkede "Kırmızı-Sarı-Mor" renklerle ifade edilen, bölgesel farklılıkları simgeliyor. Bu teoriyi benzer şekilde ele alan Bekir Ağırdır, Türkiye'yi sanayileşme seviyelerine ve toplumsal yapılarına göre 'Sanayileşmiş Kıyı Bölgeleri', 'Sanayileşme Adımlarını Atmış İç Anadolu ve Karadeniz' ve 'Sanayileşme Sürecinin Yeni Başladığı ve Feodal Bağların Sürdüğü Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri' olarak analiz ediyor. Bu bölgesel farklılıklar, benim de benimsediğim "Modern Öncesi-Modern-Postmodern" tipolojisine paralel bir yapı sunuyor.
Bu tipolojiye göre, Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP), kırmızı bölgelerdeki büyük şehirlerde ve kıyı şeridinde elde ettiği başarıların yanı sıra, iç batı Anadolu şehirlerinde ve ülkenin diğer çeşitli yerlerinde sağladığı kazanımlar, bölgesel dinamiklerin de bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.
CHP'nin zafer kazandığı bölgeler, Türkiye'nin demografik ve ekonomik haritasında belirleyici faktörler olarak öne çıkıyor. İşte bu bölgelerin bazı önemli özellikleri:
- Bu bölgeler, Türkiye nüfusunun %60'ını barındırıyor ve nüfus yoğunluğu en yüksek olan yerlerde CHP öne çıkıyor.
- Ekonomik gücün büyük bir kısmı, %80'i, CHP'li belediye başkanlarının yönettiği bu illerde toplanmış durumda. Muhalefetin kazandığı illerin GSYH'ye katkısı %77.7 seviyesinde.
- Türkiye'nin ihracatının %80'i bu bölgelerden gerçekleştiriliyor.
- Eğitim seviyesi ve kültürel-sanatsal üretimin en yüksek olduğu yerler bu bölgeler.
- Mevduat ve tasarrufların %86.5'i muhalefetin yönetimindeki illerde bulunuyor.
- CHP yönetimindeki belediyelerde kişi başına düşen milli gelir ortalama 9 bin 588 dolar.
Bu istatistikler, CHP'nin elde ettiği başarının sadece siyasi bir rüzgar değişimi olmadığını, aynı zamanda sosyo-ekonomik yapıdaki derin değişimleri ve trendleri de yansıttığını gösteriyor.
Tüm veriler, CHP’nin kazandığı ilgili bölgelerin modernizasyon ve sanayileşme yolculuğunda önemli mesafeler kat ettiğini, politik alanda yeni gelişmelere açık olduğunu ve bu yeniliklere hazır bir durumda bulunduğunu gösteriyor. Bu bölgedeki postmodern seçmenler, kendilerini sadece gelir ve servet eşitsizliğini düzeltme amacıyla sınırlamıyorlar; kültür ve sanat alanlarında da yaşam kalitesini yükseltmeyi hedefliyorlar. Bu da post-materyalist değerlerin de etkili olduğunu gösteriyor. Gelişen beklentiler arasında, günümüz gerçekleri olan bencillik ve fırsatçılığın yanı sıra, daha güzel ve konforlu bir yaşam da yer alıyor. Farklı bölgelerin özgün ihtiyaçları ve beklentileri, siyasi başarıda büyük önem taşıyor ve özellikle gençler ile kadınlar bu değişimde öncü rol oynuyorlar.
Bireysel olarak “Benim için ne yaptı ki ben onun için bir şey yapayım” düşüncesini, bireysel faydacılık, postmodern bir "Tüketici-Seçmen" tavrı olarak yorumlayabiliriz. Güvenlik ve beka sorunları karşısında, AKP iktidarını tercih edenler olurken, diğer bir grup seçmen ise kendi ekonomik güvencesini ve geleceğini düşünerek yerel sorunlara odaklanıp buna göre oy kullanıyor. Kişisel ve maddi varlıkların korunması konusunda yürütülen kampanyalar, seçmenlerde belirli bir tepki oluşturmadı; ideolojik saplantıları olmayan bu seçmen kitlesi, genel olarak yolsuzluğa ve adaletsizliğe duyarlı. Bir servet düşmanlığına dönüşebilecek, kişi ve mal varlıkları üzerinde yürütülen kampanyaların bireyselciliğin, bencilliğin ve maddi çıkarcılığın öncellenmesi olarak öne çıkması bir tür “Kıskançlık Siyaseti” olarak da yorumlanabilir. Ancak bu kampanya temaları, çoğunlukla seçmenler nezdinde işlevsiz kaldı. Emeklilerin refah kaybı ve gelir ile servet dağılımındaki eşitsizlikler, oy verme eğilimlerinde kesinlikle belirleyici oldu.
Eski ve geleneksel çatışmacı formüller eskisi kadar etkili olmadı. CHP, kutuplaşmayı yumuşatan bir yaklaşım benimsedi ve seküler ve muhafazakar kesimler arasında birleştirici bir tavır sergileyerek çok katmanlı ve renkli seçmen kitlesini bir araya getirme yeteneğiyle öne çıktı. Herkesin kendi dünya görüşünü şekillendiren ideolojisi, yaşam tarzı ve anlam arayışı vardır. Bu dönemin gerçekleri çerçevesinde, birbirinden farklı siyasi akımlar, birbirine hiç benzemeyen (bir araya gelmeleri imkansız gibi görünen liberal, marjinal sol, sosyal demokrat, kemalist, muhafazakar gibi birbirine ters ve zıt siyasal akımlar) bölgeler, gruplar ve inançlar, bir araya gelerek oksimoron bir kolaj biçiminde ortak noktalarda buluşabildi.
Önceden belirli siyasi kutuplaşmalara ve basit karşıtlıklara (“merkez-çevre”, “kemalist elit-demokrat AKP”, “Doğu-Batı”, “ulusal- yerel”, “gelenekçi- modernist” gibi zıt kavram çiftlerine) sıkışan seçmenler, değişim ve umut dolu bir atmosferde rahatladı. Seçim sonrası kutlamalarda, değişimin yerelden başladığını gösteren yerel özelliklere sahip kadınların oyunları, bu ruhu yansıttı. Sayın İmamoğlu'nun eşi ve arkadaşlarının dansları, postmodern öğelerle bezenmişti ve jestler, kalp işaretleri ve eğlenceli yüz ifadeleriyle sevinci ifade ettiler.
Kültürel değişim ve dönüşümler, artık savaşlar ve gerginliklerden daha farklı bir şekilde kendini gösterecek gibi. Oyunlar, konserler, festivaller, sanat etkinlikleri ve kültürel üretim faaliyetleri, olumlu duygularla dolu eğlence, haz, coşku, neşe, mizah ve parodi gibi mutluluk verici etkinliklerle ön plana çıkacak.
Seçim öncesi saç ve giyim tarzını değiştiren Ayşe Ünlüce (kendisini “sakin ve sessiz güç” olarak tanımlayabilirim) ve seçim sonrasında daha dinamik bir görünüm kazanan Sayın Özgür Özel gibi figürler, gençlik, dinamizm ve değişimin imajlarını siyasi semobilizmin birer örneği olarak, küçük de olsa, sergiliyorlar. İçinde bulunduğumuz “İmaj Çağı”nda, seçim gecesi yapılan “çoklu balkon” konuşmalarında, Cumhurbaşkanının sadece eşi ile birlikte konuşması dikkat çekiciydi. Verilmek istenen mesaj, “ben kaybetmedim, parti ve teşkilatlar kaybetti” yönündeydi.
Popülist görüşler ve “Seçmen Romantizmi”, sanal ve dijital dünyayı da kucaklayabilen bir postmodern isyan halini alıyor. Kadınların rekor sayıda belediye başkanı olması, “Cam Tavan”ın kırılması olarak görülebilir. Ek olarak, kimlik yaklaşımlarının merkeze alınmadan, ekonomik etkiler ve genç liderlerin yaşam biçimleri ve hoşgörüleriyle güven vermesi, genç kuşak siyasetçilerin önem kazanmasına neden oldu. Bu da muhalefetin sürekli kaybetmesi düşüncesini değiştirerek, başarabiliriz duygusunu öne çıkardı. “Psikolojik Tavan” delinmiş oldu ve başarabiliriz duygusu öne çıktı.
Genç seçmenler; statükoya, hiyerarşiye ve ayrımcılığa karşı değerlere sahip, geleneksel medyadan fazla etkilenmeyen, daha apolitik ve geçmişi değil geleceği önemseyen bir profil oluşturuyor. Bu da aslında bir paradigmatik bir kopuş işareti olarak görülebilir.
SONUÇ
Seçimler, siyasetin akış çizgisini ve siyasetteki dengeleri değiştirebilecek bir potansiyeli barındırır. İnternetin hayatımıza girmesi ile bütün dünyanın gözlenme durumunda kalması, çok seslilik ve çoklu görüşlerin ifade edilerek paylaşılması, çeşitlilik ve kapsayıcılık, postmodern dijital dünyanın duvarlarının yıkılmaya başlaması ile mümkün oldu. Değişim rüzgarlarıyla şekillenen dijital dünya, katı ideolojilere meydan okuyor. Ana akım medya yerini internete bırakıyor, teknoloji ve yapay zeka, veri analizlerinde merkeze alınıp odaklanılıyor.
Geçen yüzyılın üretim ve paylaşım üzerine inşa edilmiş katı ideolojilerinin değişimin hızına ayak uyduramadığı kesin. Tüm bu göstergeler; toplumun dikte ettiği, dayattığı, ezberlenmiş, alışageldik kalıpları, sınırları yıkan ve içinde yaşadığımız birbiriyle bağlantılı, iç içe geçmiş ilişkilerin olduğu bir yeni çağın zorladığı değişim ve dönüşümler. Toplumun değişen dinamikleriyle uyum sağlamak, geleceği inşa etmek için siyaseti de yeniden tanımlamanın habercisi.
Tüm bu gelişmelere rağmen, düzenin geleneksel koruyucuları olan yerleşik siyaset elitlerinin koydukları sosyal engeller, zorluklar, gençlerin önünü tıkıyor. Çok boyutlu prizma ile ifade edilebilecek çoklu değişkenlerin var olduğu bir siyaset ikliminde deneyimli siyasetçilere ihtiyaç var fikri de, tam da bu değişimin karşısında olan bir argüman. Bu durum gençlerdeki siyasete olan ilgiyi ve arzuları yeterli düzeye getirmeyip, aksine azaltıyor şüphesiz. Tüm dünyada donmuş, katılaşmış görüş ve ideolojilerin dönemi bitiyor ve paradigma değişimi, dönemi başlıyor. Ülkemizde, özellikle eski kuşak seçmenler sayısal olarak azalıyor. Günümüzde Türkiye'de toplam seçmenin yüzde 20'si yaşlı diyebileceğimiz seçmenlerden oluşuyor ve gelecekteki seçimlerdeki ağırlıkları da giderek azalacak.
Yeni denge; çok renkli, çok kültürlü, soğan katmanları gibi yapıya sahip seküler yaşam biçimi, siyasallaşmış din, etnik kökenlerine oy verme davranışının sergilenmesi şeklinde, akışkanlık ve yakınsama özelliğine uygun olarak sıralanabilecek üçlü bir postmodern yapı olarak gerçekleşmiştir. Seçim sonuçları bu açıdan, yaşam biçimlerinin ve çoklu kimliklerin egemen olduğu bir kültürel değişimin yansıması olarak görülebilir ve gelecekteki başarı bunu gerçekleştirmekten geçmektedir. Kısaca, “postmodern siyaset projesi, postmodern uygulama” ile gerçekleşiyor gibi görünüyor.