25. Sayı / 1. Kısım
Renticar CEO’su Zafer Salman anlatıyor
Yükseldikçe yükselen trend
ARAÇ KİRALAMA
Araç kiralama sektörü, ekonomik koşullar, döviz kurlarındaki dalgalanmalar, faiz oranlarındaki artışlar ve araç teminindeki zorluklar gibi faktörlerle son 10 yılın yükselen trendi olmaya devam ediyor. Önce şirketler için avantajlı çözümler sunmaya başladı uzun dönem araç kiralama firmaları. Değişen ve zorlaşan ekonomik şartlar nedeni ile bireysel kullanıcılar için de avantajlı hale gelmeye başladı. Bir yerden sonra sektör bireysel pazara yönelik yeni fırsatlar sunmaya başladı. Kurumsallaşan ve dijitalleşen çözümler, pandemi ile değişen koşullarda şehir içi ulaşımın bir alternatifi olarak konumlanmaya da başladı. Bugün ise, koşullar sürekli değişse de yerini sağlamlaştırmış bir sektör olarak gelecek vaat eden trend sektör ünvanını hala koruyor. Tüm bunları, elektrikli araçların etkisini de dikkate alarak, Renticar CEO’su Zafer Salman’a sorduk, kendisi de detaylıca cevap vermeye çalıştı. Kendisine keyifli sohbeti için tekrar teşekkür ederiz.
İyi okumalar
Röportaj: Atıl Ünal / Anlık Normal Dergi Genel Yayın Yönetmeni
Zafer bey, otomobil sektöründe farklı ve çok önemli pozisyonlarda görev yapmış bir isimsiniz. Deneyiminize istinaden, araç kiralama sektörünün, özetlemeye çalıştığım sürecini siz nasıl değerlendirirsiniz?
Türkiye'de araç kiralama sektörü, son yıllarda önemli bir dönüşümden geçti ve bu dönüşümün en dikkat çekici yönlerinden biri, sektörün giderek daha kurumsal bir yapıya bürünmesidir. Genel ekonomik sıkıntılar, döviz kurlarındaki dalgalanmalar, faiz oranlarındaki artışlar ve araç teminindeki zorluklar gibi faktörler, sektörü etkilerken, bu zorluklarla başa çıkmak için daha sağlam, kurumsal ve stratejik yaklaşımlar geliştirmek zorunlu hale geldi. Özellikle pandemi sonrası dönemde, araç sahibi olmanın maliyetleri artarken, kiralama hizmetlerine olan talep de önemli ölçüde arttı. Bu talep artışı, sektörde yeni oyuncuların piyasaya girmesini sağlarken, var olan firmaların da operasyonlarını daha profesyonel hale getirmelerini zorunlu kıldı.
Sektörün bu kurumsallaşma sürecinde en önemli faktörlerden biri, dijitalleşmenin hız kazanması oldu. Son yıllarda araç kiralama firmaları, dijital platformlar üzerinden hizmet sunmaya odaklanarak müşterilerine daha hızlı ve pratik çözümler sunmaya başladılar. Online rezervasyon sistemleri, mobil uygulamalar ve dijital müşteri hizmetleri gibi yenilikler, sektörde hizmet kalitesini ve erişilebilirliği artırdı. Renticar olarak biz de bu dijital dönüşümde öncü bir rol oynadık, dijital kanallar üzerinden kesintisiz hizmet sunuyoruz. Bu sayede müşteri memnuniyeti ve sektördeki güvenilirlik oranı da önemli ölçüde arttı.
Peki bu dönüşümü ticari mümkün kılan şartlar nasıl oluştu?
Yüksek araç maliyetleri ve kredi faiz oranlarının artması, bireylerin ve şirketlerin araç sahibi olma yerine kiralama hizmetlerine yönelmesine neden oldu. Bu eğilim, özellikle uzun dönem kiralamalar ve filo kiralama hizmetleri açısından sektörde büyük bir büyüme sağladı. Şirketler, operasyonel maliyetleri kontrol altında tutmak için araç kiralama hizmetlerini tercih ederken, bireysel kullanıcılar da araç sahibi olmanın getirdiği bakım, sigorta ve amortisman maliyetlerinden kaçınmak için kiralama seçeneklerine yöneldi. Bu da sektörde talebin artmasına ve hizmetlerin daha çeşitli hale gelmesine yol açtı.
Bunların yanında, Türkiye’de artan turizm faaliyetleri de araç kiralama sektörünü olumlu yönde etkiledi. Özellikle turistik bölgelerde ve büyük şehirlerde araç kiralama hizmetlerine olan talep hızla arttı. Hem yerli turistler hem de yabancı turistler, ulaşım konusunda daha esnek ve özgür olabilmek için kiralama hizmetlerine yöneliyorlar. Bu da özellikle kısa dönem kiralamalar ve günlük kiralama hizmetlerinde büyük bir büyüme sağladı.
Sektörün büyüme ivmesini arttıran önemli dönüm noktalarından biri de dijitalleşme oldu diyebilir miyiz? Sonuçta her şey kolaylaştı, eskiden ciddi bir eziyetti kiralama sözleşmeleri.
Kesinlikle. Teknolojik gelişmeler sayesinde, araç kiralama süreci çok daha hızlı, kolay ve kullanıcı dostu bir hale geldi. Teknolojinin araç kiralama sektöründeki en büyük etkilerinden biri, dijitalleşme oldu. Eskiden kiralama işlemleri büyük ölçüde fiziksel ofislerde yapılırken, artık bu süreç tamamen dijital platformlara taşındı. Kullanıcılar, internet üzerinden araç kiralayabilir, fiyat karşılaştırması yapabilir ve rezervasyonlarını kolayca tamamlayabilir hale geldi. Ayrıca mobil uygulamalar sayesinde kiralama işlemleri daha da basitleşti. Kullanıcılar, mobil cihazları üzerinden araç seçimi yapabiliyor, lokasyon belirleyebiliyor ve kiralama sürecini birkaç tıklamayla tamamlayabiliyorlar.
Özetle, teknoloji, araç kiralama sektöründe devrim niteliğinde değişimler getirdi ve bu değişimlerin gelecekte de hızlanarak devam edeceği kesin. RentiCar’da da biz aynı süreci yaşadık. Dijitalleşme, veri analitiği, yapay zekâ ve mobil uygulamaların kullanımı gibi birçok alanda teknolojiyi iş süreçlerimize entegre ettik. Teknolojiyi müşterilerimize en iyi deneyimi sunmak için kullandık ve sürekli daha iyisi için çalışmaya devam ediyoruz. Bizim ve tüm sektörün başarışının altında yatan da bu. Sektördeki teknolojik dönüşümün bir parçası olmaktan büyük heyecan duyuyoruz.
Gelecekte araç kiralama sektöründe bir dizi yenilikçi trendin öne çıkacağını ve sektörü kökten değiştireceğini öngörmek mümkün. Bu değişimler, teknolojik gelişmelerden tüketici beklentilerindeki değişikliklere kadar pek çok faktör tarafından şekillenecek. Özellikle dijitalleşme, sürdürülebilirlik, otonom araçlar, elektrikli araçların yaygınlaşması ve kişiselleştirilmiş hizmet talepleri gibi unsurlar, sektörün geleceğini belirleyecek ana faktörler arasında yer alıyor.
Gelecekte araç kiralama sektöründe hangi trendleri ve yenilikleri görmeyi bekliyorsunuz?
Elektrikli Araçların Yaygınlaşması: Elektrikli araçlar (EV’ler), araç kiralama sektöründe geleceğin en büyük trendlerinden biri olacak. Dünya genelinde otomobil üreticileri, elektrikli araçlara yatırım yapmaya devam ederken, bu araçlar kiralama filolarının da önemli bir parçası haline gelecek.
Otonom Araçlar ve Sürücüsüz Araç Kiralama: Otonom araçların (sürücüsüz araçlar) gelişimi, araç kiralama sektöründe devrim niteliğinde bir değişiklik yaratacak. Henüz tam anlamıyla yaygın olmasa da, otonom araç teknolojilerinin hızla ilerlediğini ve önümüzdeki 10-20 yıl içinde kiralama sektöründe büyük bir rol oynayacağını öngörebiliriz. Otonom araçlar, müşterilere sürüş yapma zorunluluğu olmadan konforlu bir ulaşım sunacak. Bu da özellikle turizm, iş seyahatleri ve şehir içi ulaşım için ideal bir çözüm haline gelecek.
Kişiselleştirilmiş ve Esnek Kiralama Hizmetleri: Müşteri talepleri değiştikçe, araç kiralama sektöründe kişiselleştirilmiş hizmetler de öne çıkacak. Teknoloji sayesinde müşterilerin seyahat alışkanlıkları, tercih ettikleri araç türleri, kiralama süreleri gibi veriler analiz edilerek, onlara özel teklifler sunulabilecek.
Mobilite Hizmetleri ve Paylaşımlı Araç Kiralama: Mobilite çözümleri, araç kiralama sektörünün geleceğinde önemli bir rol oynayacak. Paylaşımlı araç kiralama (car-sharing) ve mikro-mobilite çözümleri (elektrikli scooter, bisiklet kiralama) giderek daha popüler hale geliyor. İnsanlar, ihtiyaç duydukları anda araç kiralamak ve araçları uzun süreli kullanmak yerine kısa dönemli çözümleri tercih etmeye başlıyorlar. Bu trend, özellikle şehir içi ulaşımda esnek, ekonomik ve çevre dostu çözümler sunuyor.
Elektrikli ve otonom araçların yaygınlaşması sektörünüzü nasıl etkileyecek sizce?
Otonom araçlar, araç kiralama sektöründe devrim niteliğinde bir dönüşüm yaratacak bir diğer önemli yenilik. Tamamen otonom araçların yaygınlaşması, sektörü köklü bir şekilde değiştirecek ve müşteri deneyimini yeniden şekillendirecek. Otonom araçlar, sürücüsüz seyahat imkânı sunarak kiralama sektöründe konforu en üst seviyeye taşıyacak. Kullanıcılar, araç kiraladıklarında sürücü olmak zorunda kalmadan, sadece seyahatlerinin keyfini çıkarabilecekler. Bu da özellikle şehir içi ulaşımda büyük bir avantaj sağlayacak.
Örneğin, filo yönetimi çok daha verimli hale gelecek. Otonom araçlar, merkezlerden belirlenen noktalara otomatik olarak teslim edilebilecek ve araçların toplama ve iade süreçleri daha kolay yönetilebilecek. Bu da araç kiralama şirketlerinin operasyonel maliyetlerini düşürecek ve müşteri hizmetlerini hızlandıracak. Otonom araçların bu yetenekleri sayesinde araç kiralama süreçleri tamamen temassız ve sürücüsüz gerçekleşecek, bu da kullanıcı deneyimini ileri bir seviyeye taşıyacak.
Otonom araçları Türkiye yollarında görmemize daha var gibi duruyor. Elektrikli araçlar ise artık hayatımızın bir parçası olmaya başladı. Onların pazara etkisi nasıl?
Elektrikli araçlar, otomotiv sektöründe devrim niteliğinde bir dönüşüm başlattı. Bu süreci sadece bir yol ayrımı olarak değil, sektörü ileriye taşıyan bir gelişim olarak değerlendiriyoruz. Elektrikli araçlar, sürdürülebilirlik, çevre dostu teknolojiler ve düşük karbon emisyonu gibi birçok avantaj sunuyor. Bu da hem üreticiler hem de kullanıcılar için büyük bir fırsat anlamına geliyor. Elektrifikasyon, otomotiv endüstrisinin geleceğinde kaçınılmaz bir yol ve bu süreç, daha temiz, verimli ve ekonomik çözümler sunuyor.
Bu yeni teknolojilere yatırım yapan şirketler ve değişimi benimseyen tüketiciler için oldukça olumlu bir tablo var. Renticar olarak biz de elektrikli araç kiralama seçeneklerimizi genişletiyoruz, rakamlar bize bunu söylüyor ve bizimle beraber sektör de bunu yaptıkça dönüşüm hız kazanacak.
Bir yandan da elektrikli araç piyasasında ciddi bir dalgalanma var, yatırımlar durdu, bir kısmı yön değiştirdi. Bir yol ayrımında mıyız, yoksa her halükârda aynı yola mı çıkacağız?
Elektrikli araç yatırımlarında bir yavaşlama yaşandığı doğru, ancak bu durumu daha geniş bir çerçevede değerlendirirsek, aslında doğal bir geçiş sürecinin parçası olarak görmek mümkün. Bu dönemde yaşanan ekonomik dalgalanmalar ve tedarik zincirindeki geçici sıkıntılar, yatırımların hızında bazı düşüşlere neden oldu. Ancak bu durum, elektrikli araçların gelecekteki potansiyelini azaltmıyor, aksine sektörün daha sağlam ve sürdürülebilir bir zemine oturmasına zemin hazırlıyor.
Yatırımcılar ve otomotiv firmaları, teknoloji gelişimi ve altyapı iyileştirmelerine odaklanarak uzun vadeli stratejiler oluşturuyorlar. Elektrikli araç teknolojisindeki gelişmeler – özellikle batarya ömrü, şarj süreleri ve maliyetlerin düşmesi gibi alanlarda – oldukça umut verici. Aynı zamanda, dünya genelinde devletlerin sunduğu teşvikler, altyapı yatırımları ve çevreci politikalar da bu sürecin hızlanmasına katkı sağlıyor.
Elektrikli araç yatırımlarında yaşanan bu geçici yavaşlama, daha büyük bir dönüşümün başlangıcı olarak değerlendirilebilir. Teknolojik altyapı güçlendikçe ve tüketici bilinci arttıkça, bu yatırımlar hız kazanacak ve elektrikli araçlar daha geniş bir kitleye hitap edecek.
Elektrikli araç piyasasında global rakipler ve TOGG arasında bu bağlamda bir fark var mı?
Global rakipler ve TOGG arasında dikkate değer farklar bulunuyor, ancak bu farklar çoğunlukla deneyim, pazar olgunluğu ve stratejiye dayalı. Global elektrikli araç üreticileri, özellikle Tesla, BYD gibi markalar, sektörde çok daha önce yer almaya başladılar ve bu onlara ciddi bir teknolojik avantaj sağladı. Uzun yıllara dayanan Ar-Ge yatırımları, inovasyonlar ve dünya genelinde geniş bir altyapı ağı kurmaları sayesinde, bu firmalar küresel pazarda önemli bir konum elde ettiler. Özellikle Tesla, sadece elektrikli araç üretmekle kalmayıp, aynı zamanda kendi şarj istasyonu ağını kurarak sektörde fark yaratan bir oyuncu oldu.
TOGG ise daha genç bir marka olmasına rağmen, Türkiye’de büyük bir potansiyeli temsil ediyor ve yerli üretim olması önemli bir avantaj. TOGG’un Türkiye’nin ilk elektrikli otomobili olarak pazara girmesi, ülkemizde elektrikli araç ekosistemini büyütme konusunda önemli bir rol oynayacak. Yerel üretimin sağladığı esneklik ve maliyet avantajı, TOGG’un rekabet gücünü artırıyor. Ayrıca, Türkiye’de üretilen bir araç olması, hükümet destekleri ve yerli halkın bu araca duyduğu güven sayesinde TOGG’un iç pazarda hızla benimsenmesi bekleniyor.
Bir yandan elektrikli araçlar beklenen Pazar payı artışını sağlayamadı. Dünya ve Türkiye açısından bunu nasıl değerlendirirsiniz?
Elektrikli araçların (EV'lerin) dünya genelinde büyük bir ivme kazanmasına rağmen, beklenen hızda yaygınlaşmadığı bir gerçek. Ancak bu yayılmanın hızını etkileyen çok sayıda faktör var ve dünya ile Türkiye arasında bu konuda bazı önemli farklılıklar bulunuyor. Küresel ölçekte elektrikli araç pazarındaki gelişim, altyapı, ekonomik koşullar, hükümet politikaları ve tüketici davranışları gibi unsurlar tarafından şekillenirken, Türkiye'de bu sürecin daha yavaş ilerlemesine neden olan kendine özgü koşullar var.
Dünya genelinde elektrikli araç pazarındaki büyüme ivmesinin beklenen düzeye ulaşmamasının nedenlerinden biri, şarj altyapısının yeterince hızlı yaygınlaşmaması. Özellikle ABD, Avrupa ve Çin gibi büyük pazarlarda elektrikli araçların popülaritesi artsa da şarj istasyonlarının dağılımı ve sayısı hala birçok ülke için yetersiz kalıyor. Bir diğer önemli faktör, batarya teknolojilerinin maliyetlerinin hala yüksek olmasıdır. Elektrikli araçların maliyetleri, içten yanmalı motorlara sahip araçlara kıyasla daha yüksek kalmaya devam ediyor.
Peki Çin’in Türkiye’de elektrikli araç piyasasına girmesi sektörü nasıl değiştirir?
Çin, küresel elektrikli araç pazarında hızla büyümek için agresif bir strateji izledi. İç pazardaki başarısının ardından, Çinli elektrikli araç üreticileri gözlerini Avrupa ve ABD gibi pazarlara dikti. Özellikle Avrupa’da çevre dostu politikaların artması ve hükümetlerin karbon salınımını azaltmaya yönelik düzenlemeleri, Çinli elektrikli araç üreticileri için büyük bir fırsat sundu. Bu bölgelerdeki tüketicilere uygun fiyatlı ve yüksek teknolojili elektrikli araçlar sunarak, pazarda hızla yer kazandılar.
Çin’in sunduğu uygun fiyatlı elektrikli araçlar, küresel pazarda rekabeti artırırken, elektrikli araçların daha geniş kitlelere ulaşmasını sağladı. Bu dönüşüm, sadece küresel pazarları değil, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde de elektrikli araç sektörünün büyümesini hızlandıracak. Çin’in teknolojik üstünlüğü ve üretim kapasitesi, sektörde uzun yıllar boyunca belirleyici olmaya devam edecek gibi görünüyor.
Araç kiralamaya dönersek; bundan sonra sektörde fark yaratacak ne olacak?
Araç kiralama sektöründe esneklik ve kişiselleştirme talepleri giderek daha önemli hale geliyor. Müşterilerin ihtiyaçlarının çeşitlenmesi, teknolojinin gelişimi ve tüketici beklentilerindeki değişiklikler, araç kiralama hizmetlerinin daha esnek ve kişiye özel hale gelmesini zorunlu kılıyor. Esneklik ve kişiselleştirme, müşteri memnuniyeti ve sadakati açısından kritik bir rol oynarken, bu talepler aynı zamanda sektörün büyümesine de katkı sağlıyor.
Günümüzde tüketiciler, sabit ve standart hizmetlerden çok, ihtiyaçlarına göre şekillendirilebilen çözümler talep ediyorlar. Araç kiralama sektöründe de bu esneklik talebi kendini güçlü bir şekilde gösteriyor. Örneğin, müşteriler artık kiralama süresinin belirli bir standarda bağlı kalmasını istemiyor; kısa dönemli, uzun dönemli, haftalık veya hatta saatlik kiralama seçenekleriyle ihtiyaçlarına en uygun çözümü bulmayı tercih ediyorlar. Ayrıca, araç teslim alma ve bırakma lokasyonlarında esneklik, müşterilerin günlük yaşamlarını kolaylaştırıyor. Bir şehirde kiraladıkları aracı farklı bir şehirde bırakabilme imkânı, kiralama hizmetlerini daha cazip hale getiriyor.
Kişiselleştirme, modern tüketicilerin beklentileri arasında en üst sıralarda yer alıyor. Araç kiralama sektöründe kişiselleştirme talepleri, müşterilerin araç seçiminden kiralama süreci boyunca ihtiyaç duydukları her detayın kendilerine özel olarak sunulması anlamına geliyor. Tüketiciler, yalnızca bir araç kiralamakla kalmıyor; aynı zamanda kiraladıkları aracın kendi tercihlerine ve kullanım ihtiyaçlarına göre özelleştirilmiş olmasını istiyorlar.
Örneğin, müşteriler, araç modelini, renk seçimini, yakıt tipini ve hatta teknolojik özellikleri (navigasyon sistemi, araç içi internet, sürüş destek sistemleri) kendi ihtiyaçlarına göre belirlemek istiyorlar.
Bu talepleri karşılamak, araç kiralama şirketleri için hem rekabet avantajı sağlıyor hem de müşteri memnuniyetini ve sadakatini artırıyor. RentiCar olarak biz de bu değişen talepleri karşılayarak, müşterilerimize en esnek ve kişiselleştirilmiş hizmetleri sunmaya devam ediyoruz.
Peki bize RentiCar'ın kuruluş hikayesini kısaca anlatır mısınız?
Her şey, otomobil yatırımı yapmadan bir araç kiralama şirketi kurmanın mümkün olup olmadığı fikriyle başladı. Geleneksel araç kiralama modellerine alternatif olarak, yenilikçi ve esnek bir yaklaşım getirmek istedik. Bir araç filosuna sahip olmadan hem tedarikçiler hem de müşteriler için araç kiralamayı daha kolay ve erişilebilir hale getirerek RentiCar’ın temellerini atmaya yönlendirdi.
RentiCar olarak, broker modeli ile faaliyet göstermeye karar verdik. Bu modelde, kendi filomuz olmadan, tedarikçilerimizin sunduğu araçları müşterilerimizle buluşturarak daha geniş bir hizmet ağı oluşturuyoruz. 100’den fazla tedarikçi ile güçlü iş birlikleri kurarak, geniş bir araç yelpazesini müşterilerimizin kullanımına sunmayı başardık. Böylece hem müşterilerimize daha fazla seçenek sunabiliyor hem de tedarikçilerimizin işlerini büyütmelerine katkı sağlıyoruz.
İlk hedefimiz, müşterilerin ihtiyaçlarına en uygun araçları kolayca bulabilecekleri ve rezervasyonlarını hızlıca yapabilecekleri dijital bir platform oluşturmaktı. Renticar.com, bu fikrin hayat bulduğu nokta oldu. Platformumuz sayesinde müşteriler, Türkiye ve Balkanlar’da farklı tedarikçilerden en iyi seçenekleri karşılaştırabiliyor, diledikleri aracı kolayca kiralayabiliyorlar. Aynı zamanda, tedarikçiler de araçlarını daha geniş bir kitleye ulaştırma fırsatı buluyor.
RentiCar, yenilikçi iş modelimiz sayesinde müşterilere esneklik, hız ve kolaylık sunarken, tedarikçilerimize de operasyonlarını genişletme fırsatı veriyor. Hem müşterilerimiz hem de iş ortaklarımız için en iyi hizmeti sunmaya odaklanmış durumdayız.
ZAFER SALMAN KİMDİR?
Zafer Bülent Salman, 1996 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden mezun oldu ve 2001 yılında Amerikan Üniversitesi'nde uluslararası iş ve ekonomi politikaları üzerine eğitim aldı. Kariyerine 1996 yılında Renault Mais'te satış uzman yardımcısı olarak başladı. Şirket içinde birçok önemli pozisyonda görev aldı; dağıtım ve programlama şefliği, ticari koordinasyon müdürlüğü, Marmara Bölgesi Müdürlüğü, Türkiye Filo ve Kurumsal Satış Direktörlüğü gibi roller üstlendi.
Salman, otomotiv sektöründe kazandığı engin bilgi ve deneyimle 21 Ocak 2019'dan itibaren Garenta ve ikinciyeni.com markalarının satış direktörlüğü görevini üstlendi.
2021 yılında Zafer Bülent Salman, araç kiralama sektöründe yenilikçi bir yaklaşım sunan RentiCar markasını kurdu. RentiCar, esnek kiralama seçenekleri ve müşteri odaklı hizmet anlayışıyla sektörde fark yaratan bir platform haline geldi. Kendi filosu olmamasına rağmen, çeşitli tedarikçilerle iş birliği yaparak geniş bir araç yelpazesi sunan RentiCar, özellikle kullanıcılarına sağladığı kolaylık ve rahatlıkla kısa sürede büyük bir müşteri kitlesine ulaştı.