BUNUN ADI RİSK!

BUNUN ADI RİSK!

Son aylarda alacağımız ufak kararlarda bile risk alıyormuşuz hissine kapılıyoruz. En basitinden; dışarıya adım atarken bile risk aldığımızı biliyoruz. Risk algımız toplumsal olaylarla gündeme göre kolayca şekillenebilir. Gündemimizdeki en önemli risk konusu da hepimizin bildiği gibi korona virüsü mücadelemizdir!

Hayat şartlarımız riski şekillendirmemizi sağlar. Hepimizin ortak kaygısı korona virüsüne yakalanma korkusu olsa da hastalığa yakalanmış yakınları bulunanlarla aynı risk algısında olmayacağımız çok açık. Bir şeyi deneyimlemek konuya dair riskleri değerlendirmemizi doğrudan etkiler. Tıpkı virüse karşı farklı deneyimler yaşayan ülkelerin kendilerine özel korona virüs politikaları geliştirmeleri gibi.

6. Sayı 2. Kısım yazarımız Görkem Bir, risk konusunu bizler için ele aldı. Görkem Bir, konuyu ünlü Alman sosyolog ve hekim Ulrich Beck’in ‘Risk Toplumu’ kuramından başlayarak konuyu değerlendiriyor:

‘’Beck, yaşadığımız dönemin tam merkezine modernleşmenin sonuçlarını ve getirdiği riskleri koyar. Bu riskler ve sonuçlar; hayvanların, bitkilerin ve insanların hayatları için geri dönüşü olmayan tehditler oluşturur.’’

Tahmin edeceğiniz gibi belki de Beck’in anlatmaya çalıştığı tam olarak günümüzde yaşadığımız sıkıntılardır! Peki bireysel risk algısını bir kenara bırakırsak, toplumların risk algılarına göre nasıl kararlar aldıklarını da bir düşünelim. İngiltere’nin, Dünya Sağlık Örgütü’nün standartlarının aksine ilk zamanlarda ‘sürü bağışıklığı’ stratejisini benimsediğini hatırlayalım. Diğer ülkelerin de virüse karşı yaklaşımları kendi deneyimlerine göre gün geçtikçe başkalaşım yaşıyor.

Korona virüsü aşısına karşı da aynı şekilde ülkeler arası fikirsel değişiklikler yaşıyoruz. Birçok ülkenin Rusya’nın aşısına karşı şüpheyle yaklaştığı gibi… Yoksa ekonomi, politika ve kültür bilimin önüne mi geçiyor?

Görkem Bir’in bu sayıda dediği gibi:

‘’Ve koronalı dünyada yolumuzu nasıl bulacağımızı öğrenene kadar da, her türlü politika, bilim ve ekonomik etkilerden sıyrılıp, bilimsel akılla yolumuzu aydınlatıp, toplumsal aklımızın içini doldurabiliriz.’’

Keyifli okumalar dileriz.

Kategori: GenelTarih: 14 Ekim 2020, Çarşamba